Duaya çağrı

A -
A +

"Henüz savaş başlamadı" deniyor. Savaş başlamadığı halde ekranlar, gazete sayfaları bakılamaz halde. Demek ki daha kötü manzaralar ileride. Her savaşta olduğu gibi bunda da ilk mağdurlar yine çocuklar. Onların anneleri. Çünkü askerden çok sivil ölüyor. Kazaen pazar yerleri vuruluyor, yanlışlıkla evler vuruluyor siviller hayatından oluyor. Bu nasıl kazadır, nasıl yanlışlıktır ki üst üste tekrarlanmakta. Kaza mı, yanlışlık mı, göz dağı mı? "Daha savaş başlamadı" lakin açlık başladı, sususzluk başladı, katliam başladı. Amerikalılar kendilerine yardımcı olacak kapıları açtılar. Asker hariç, her türlü destek verilecek. Sularından ekmeklerine, ilaçlarına kadar yardımlarına koşulacak. Yaralıları, ülkemize taşınıp tedavi edilecek. İnsani yardımdır mümkün görülebilir. Peki ama Iraklı komşularımız ne olacak? Onlar da insan. O çocuklar, o kadınlar, bir damla su, bir dilim ekmek için erzak dağıtılan kamyonlara üşüşen insanlar ne olacak? Onlara kim insani yardımda bulunacak? Onlar, insani yardımdan mahrum mu kalacak? Türk hükümetinin mecburiyetiyle niyetini Irak'a çok iyi anlatması lazım. Olabilir, bugünkü Irak rejimi değiştirilebilir. Ne var ki o millet, orada yaşamaya devam edecektir. Mühim olan Irak halkıyla köprüleri atmamak. Onlar şimdi zordalar. Yardıma, desteğe, şefkate muhtaçlar. Çağrılar, kime ne kadar tesir etmekte bilmiyoruz. Buna rağmen çağrılarımızı yaptık. Türklere, Kürtlere, Araplara, dünyaya çağrıda bulunduk. Bunların her birinin kendi açısından sorumlulukları var. Son çağrımız duanın gücüne inananlara. Mazlum, mağdur ve kimsesizlere dua ediniz. Kapısı, dipçiklerle postal darbeleriyle kırılıp girilen evlerdeki kadınlara dua ediniz. O evlerde karısının, çocuklarının gözü önünde elleri arkadan bağlanan işinde gücündeki Iraklılara dua ediniz. Bir karış çocuğuyla kendi ülkesinde esir kampına kapatılmış babalara dua ediniz. Füze parçalarıyla yaralanmış yavrulara dua ediniz, Aç, susuz, ilaçsız insanlara dua ediniz. Vatanlarını yiğitçe müdafaa eden Araplara dua ediniz. Türk hükümetine de dua ediniz. Türk ordusuna da dua ediniz. Onlar da sizden bizden farklı düşünmüyorlar. Buna rağmen "kan kusup kızılcık şerbeti içtik" dercesine hareket etmekteler. Şu ân devlet iadare etmek, hükümet etmek ateşten gömlek giymenin tâ kendisi. Irak'takiler ateşin altında bizimkiler ateşten gömlek giymişler. Fark bu kadar. Onun için dua ediniz. Bu savaşın bir ân evvel bitmesi için, barış için dua ediniz. Duanın yaptığını başka hiç bir şey yapamaz... Dua ediniz... Dünyayı akıllı liderlerin idare etmesi için dua ediniz. Ülkemiz, bölgemiz ve yer yüzünün huzuru için dua ediniz. Kuvvetlinin değil, haklının kazanması için dua ediniz. Hem dua ediniz hem çok çalışınız. Bu geri kalmışlık prangası ayaklarımıza takılı olduğu sürece, hür irademizle karar vermemiz hep zor olacaktır. Borç aldığınız adrese diklenemezsiniz. Iraklı baba, kendi memleketinde esir, biz kendi memleketimizde mecburuz. Dua ediniz ve ümidsiz olmayınız. Her şerde bir hayır vardır. Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler. Son gülen iyi güler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.