Dünyanın yarısı İstanbul'daydı

A -
A +

BF/Uluslararası İş Forumu, İSEDAK/ İslam Konferansı teşkilatı Ekonomik ve Ticari İş Birliği Komitesi ve WEF/Dünya Ekonomik Forumu'nun her üçü aynı tarihte İstanbul'da bir araya geldiler. Bu toplantılara 100 civarında ülke iştirak etti. Demek ki dünyanın yarısına ait idareciler, İstanbul'da. İştirakçi ülkeleri, devlet başkanı, başbakan, bakanlar temsil ediyorlar. Toplantılar sebebiyle Ankara da sanki İstanbul'a yerleşti. İSEDAK'ın açılışını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yaptı ve Irak ve bilhassa Kerkük için dünyaya önemli mesajlar verdi. Diğer iki ekonomik forum, başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarıyla açıldı. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ali Babacan da dünyaya Kıbrıs, AB, Irak, Ermeni ve diğer milli ve bizi alakadar eden milletlerarası meseleler hakkında bilgiler verdiler. Başbakan ayrıca kalkınma hızımızdaki müsbet seyri, kişi başına düşen milli gelirdeki artışı net ve samimi bir üslupla misafirlere açtı. Misafir konuşmacılar Türkiye için adeta methiye dizdiler. Dedikleri, özetle şu, Türkiye önümüzdeki yıllarda Brezilya, Hindistan ve Çin'le birlikte bir fırsatlar ülkesi olacak. Siyasi istikrar, ekonomik istikrarı da getirdi. Yabancı konuşmacılar, sanki Türkiye başbakanını doğruladılar. Türkiye'nin dışardan bakıldığında, içerden görüldüğünden daha iyi görüldüğü ortaya çıkıyor. Başbakan Erdoğan, ayrıca iş adamlarımızdan söz etti. Memleketimizin sadece yatırım yapılan bir yer olmadığını, müteşebbisimizin Afrika'da sahra altı diyarlarda bile yatırımlarının olduğunu haber verdi. Aynı şekilde misafir konuşmacılar topraklarımızın çok hassas mevkiinden bahsettiler. Avrupa'yla doğumuzdaki her devlet arasında köprü olduğumuzu dile getirdiler. Başbakanımız da teyiden Türkiye'nin AB'ye alınmasının medeniyetler uzlaşmasının fiili isbatı olacağını açıkladı. İlginçtir ki bu toplantıların bir kısmı haberlerde, yorumlarda yer almıyor. Buna mukabil Papa velvelesi başladı. Dahası, Kıbrıs'ta Türk ve Rum öğrencilerin haç gösterme kavgalarıyla dini hassasiyet ve heyecanları yüksek gençlerin Papaya reddiye için demokratik haklarını kullanıp Ayasofya'yı ziyaretle burada namaz kılmaları gündeme girdi. Dünyanın namuslu devlet adamı, hükümet adamı, iş adamı Türkiye'de güzel, çok güzel gelişmeler olduğunu söz birliği halinde anlatıyorlar. Fakat bizde iç siyaset, kısır çekişmelerle meşgul. Çok önemli bir iş adamları derneği başkanı laiklik için bayrağı alıp sokağa düşmekten, birileri içkisiz lokanta ihtiyacındaki milyonlarca vatandaşı düşünmeden belediyenin iki tane içki satılmayan lokantasını rejim için tehlike ilân etmesinden, YÖK'ün MEB'e karşı kutsal savaşına kadar olmadık gariplikler yaşıyoruz. Galiba aydınlar hiç ilişmese bu memleket çok daha rahat kalkınacak ve çok daha fazla huzurlu olacak. Bir zamanlar İslam Konferansı Teşkilatı'nda sadece gözlemciydik. Bu teşkilatın İstanbul'daki bir toplantısı Kur'an-ı kerîm ile açılıyordu. Türkiye devlet başkanı Kur'an tilaveti bitince içeri girdi. Zira orada bulunup mukaddes kitabımızı dinlemesi laikliğe aykırı düşecek diye anlaşılıyordu. Şimdi buna gülüyoruz. 1 Milyon dolar için Lüksemburg gibi bir devletciğin kapısını çaldığımızı ise acı tebessümlerle hatırlıyoruz. Herkesin ne konuştuğunu, ne yaptığını bilmesi lazım. Ortada iyi işler var. Bu hizmetlerin, bu itibarın devamı lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.