Müfessirlerin, mütefekkirlerin, âlimlerin, gönül ehlinin Türkler'e, Fatih'e, İstanbul'a dair yazdıkları, düşündükleri, tahmin ve tesbitleri vardır. Bunlardan dolayı şükr ve iftihar ederiz. Ancak -şüphesiz ki- mutlak doğruyu ancak ve yalnız Allahü teâlâ bilir:
Sebe sûresi 15. Âyeti'nde yüce Allah'ın himayesindeki güzel bir beldenin varlığından söz edilmektedir. Ayette geçen 'tayyib' 'iyi, güzel, hoş' demektir. "Beldet'ün tayyibet'ün" ifadesiyle hoş bir beldeye işaret edilmekte.
Büyük âlim Molla Cami Hazretleri, beldet'ün tayyibet'ün ibaresindeki harflere ait değerler toplamının ebced hesabına göre Hicri takvimle 857, Miladi takvimle 1453 senesini ifade ettiğini isbat etmiştir. Kevser Sûresinde "İnna e'tayna kel Kevser, fesalli lirabbike venhar" ayetindeki "kel Kevser fe" harflerinin ebced değer toplamı da Hicri takvimle 857 çıkmaktadır. Bu da yine miladi 1453 yılına karşılıktır. Kevser suresinde de İstanbul'un fetih tarihine işaret edildiği beyan edilmektedir.
Kevser, Peygamberlere verilen ihsan, nimet, fetih anlamına gelmektedir. Bu ihsan, nimet, Sevgili Peygamberimizin ismine sahip, O'nun hizmetlerini devam ettiren mânevî mirasçılarına da lutfedilir. Kevser yani fetih yani büyük nimet, II. Sultan Muhammed Han'a da verilmiştir. Kel Kevser'den sonraki "f" bir kelimenin başına gelince çabuk olmak gerekir. "Kevseri sana verdik, hemen namaz kıl, secdeye git" emrine uyarak hareket eden Fatih, 29 Mayıs 1453 Günü İstanbul'u Hendek Harbi'nden o güne, o günden de kıyamete kadar gelecek Müslümanlar adına teslim almış olarak Ayasofya Camiî'nde derhal ikindi namazına durup secdeye gitmiş, melik'il mülk olan Rabbine şükretmişti. O sırada 21 yaşındaydı ama kemal yaşı çok daha ileri, ilim ve gönül yaşı ise ondan da ileriydi. Daha İslamiyetin yeryüzene tutunma günlerinde Hendek Harbi'ne hazırlanılırken Şanlı Peygamber şöyle buyurmuşlardı:
Letüftehannel Konstantiniyyetü veleni'me'l emîrü emîrühâ veleni'me'l ceyşü zâlike'l ceyşü/Konstantiniyye elbet feth olunacaktır. O'nu fethedecek emîr ne güzel kumandandır ve onun askerleri ne güzel askerdir.
Halbuki daha kısa bir zaman evvel Uhud'da varlık mücadelesi verilmişti. Uhud kederinden çıkıp Hendek'le zafere yollar açılmaya çalışılırken bu hadis-i şerif, O'nun -aleyhis'salatü ves'selam- mübarek dudaklarından döküldü.
Konstantiniyye, Müslümanlar için bir Kızıl Elma'ydı. Hazreti Muaviye'den, Yıldırım Bayezıt'a, O'ndan II. Sultan Muhammed'e kadar fetih harekâtı devam edip geldi. Nihayet 29 Mayıs 1453 Günü Doğu Roma sukut etti. Haç, Hilale teslim oldu. Kitaplar kitabı, büyük haberi asırlar evvel vermişti:
-Hak geldi, batıl zail oldu!!
İstanbul, hakkı tebliğ için Batıya açılan bir büyük kapıydı. İstanbul, dünyaya açılan kapıydı. II. Mehmed, "fatih" unvanı için değil, î'layı kelimetullah gayesiyle bu surların önüne dikilmiş ve o kapıyı açmıştı. O güzel emirin ve onun güzel askerlerinin gazası ebediyyen mübarek olsun.