Komşu devletlerin başşehirlerini bilmeyen vatandaşlarımızdan başka bizzat komşu devletlerin nerede olduğundan habersiz üniversitelilerimiz dahi mevcut. Hâdise, dehşet verici ölçülerdedir. Sebep ne? İki kategoride toplamak mümkün. Birincisi Tanzimat'la birlikte her güzellik, teknikten beklendi. Alışkanlık, el'an da devam etmekte. Teknik alanlar, fenler makbul. Halbuki tekniğin milliyeti yoktur. Bir yabancıya sizin adınıza savaşmak dahil her türlü teknik işinizi yaptırabilirsiniz. Fakat sizin gibi düşünüp hissetmesini aşıyla, organ nakliyle, tehditle başaramazsınız. İkinci sebepse son devirlere ait. Önce televizyon, sonra da bilgisayarın hayatımıza dahil olmasıyla beyaz cam tahakkümü başladı. Buza yazı yazılırcasına hayat beyaz ekranlara yüklendi. İnsanlar, bilhassa gençler reçetedekiyle yetindiler. Beyin neredeyse devre dışı bırakıldı. Her şey sathi, her şey seyirlik. Gazete dahil. Mevcut kitap satışları bile aldatmasın. Bir kadının marifetlerini anlattığı kitabının okunması bu topluma ne kazandırır? Satanlar daha ziyade bu cinsten. İsraf edilmiş kâğıt demetleri. Çare bir çok olabilir. Bunlardan en temel olanı liselerde ihtisaslaşma. Milli Eğitim Bakanı Dr. Hüseyin Çelik bir hayırlı haber vermiş. Edebiyat Lisesi açılacakmış. Dediğine göre bu lise tek ve İstanbul'da olacak ve Fransızca eğitim verecekmiş. Edebiyat Lisesi açılması fikri yerinde olmakla beraber eksiktir. İki bakımdan, birincisi tek olamaz. En azından her bölgede bir taneden 7 tane açılmalı. İkincisi yalnızca Edebiyat Liselerine değil, Sosyal Liselere de büyük ihtiyaç duyulmakta. Yöneten sınıf daha ziyade sosyal eğitim ağırlıklı. O halde sonuç şöyle görünmektedir. Fen Liseleri var. Ticaret Liseleri var. Teknik liseler var. Sanat Liseleri var, Tekstil Lisesi var, Edebiyat Liseleri açılıyor. Sosyal Liseler açılmalı. Geriye ne kalmakta? İlahiyat Liseleri. İmam Hatiplere böyle bir statü verilebilir. Tabii ki her lisenin mahiyetine göre yabancı dil ağırlığı seçilir. Bilgisayar öğreten okulda Fransızca fuzulidir. Ama Edebiyat Liselerinde Fransızca ve mutlaka ve mutlaka "Osmanlıca" lazım. İlahiyat Liselerinde ağırlık Arapça olmalı. Ancak her ne öğretilirse öğretilsin Türkçe ve genel kültür asla ihmal edilmemeli. Önceki tekliflerimizle birlikte şunu diyoruz. Ortaokul ve ilkokul birleştirilerek 4 yıl, liseler de hazırlıkla beraber 4 yıl olmalı. Liseler, Edebiyat, Sosyal, Ticaret, İlahiyat, Fen Lisesi gibi liselere ayrılmalı, branşın mahiyetine göre yabancı dil öğretilmeli, üniversite girişinde branşını seçenlere artı puanlar verilmeli. Zararın neresinden dönülse kârdır. Müthiş bir şahsiyet ve kültür kaybı yaşamaktayız. AB'ye giriş için hep döviz endeksli düşünülmekte. Peki kültür ve kimlik endeksi ne olacak? Sporda, popta Avrupa'yla yarışmak tamam. Ama ya asıl sahalardadaki varlığımız? Oralarda mevcut muyuz? Varolmamız sağlıklı ve ideoloji bulaşmamış eğitimle mümkün.