Edebiyat mevsimi

A -
A +

TYB/Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi, İstanbul'a kış ortasında "Edebiyat Mevsimi" yaşattı. Karın bir çok yerlerde yolları kestiği bir zamanda edebiyat mevsimi? Niçin güzün veya ilk baharda değil de kışın? İncelense görülecektir ki dünyanın bazı büyük romanları, Rusya gibi kışı çok uzun süren memleketlerde doğmuştur. Kış, belki de diğer aylara nazaran insandaki tefekkür ufkunu daha bir besleyen mevsimdir. Sinema, tiyatro, hatta futbol, asıl kışın faal. Öyle ise edebiyatın da kışın ısıtan tarafını keşfetmesi gerekir. Kaldı ki sinema ve tiyatroyu besleyen edebiyattır... Yakın geçmişe kadar liselerde edebiyat bölümleri, üvey evlat muamelesi görürdü. Bu yanlış anlayışın terk edilmiş olduğunu ümit ederiz. Günümüzde ise edebiyatın şanssızlığı kendine medyada layık olduğu kadar yer bulamaması. Gazete ve televizyonlarda futbola ayrılan sayfa ve zamanın yüzde biri edebiyata ayrılmıyor. Diğer şanssızlık da sütun sahiplerinden çoğunun artık edebiyatçı olmamaları. Muhakkak ki yeni zamanlara dair söylenecek çok mısralar, fikirler ve tezler vardır. İktidarlar, bir dünya görüşüne sahipse o görüşü temsil edecek fikir akımları, edebiyat mektepleri, mektep adamlar da lazımdır. Yetişecek edebiyatçılarımız, sinemacılarımız, şair ve romancılarımız sadece bir kesime değil, bir millete de değil, bütün insanlığa hitap edebilmeli. Dünya pazarlarında koşan tüccarlarımızın olması yetmez, gökdelen yükselten müteahhit de yetmez. Dünya sanat, fikir, edebiyat iklimlerinde imzası olan kalem ve gönül ehline de ihtiyaç var. Edebiyat yabancılaşmasından çok çektik. O uzaklık bugün de tam yakınlaşmamıştır. Bir kesim diğer kesime Paris kadar, Moskova kadar, Londra kadar uzaktı. Bir kesim diğerini "komünist", diğer kesim öbürünü gerici diyerek okumuyordu. İnsandaki edebiyat lezzeti, ortaktır. O ortak lezzet, Fransız, Rus, İngiliz, Amerikalı, Güney Amerikalı yazar ve şairlerle tadılırken kendi topraklarımızda arada duvarlar vardı. Şehirler kurtarılmış, edebiyatlar hapsedilmişti. Propaganda, edebiyat değildir, ideoloji edebiyatın eşkıyasıdır. Edebiyattan ışık gelmeyince siyaset kararır. Edebiyatçı, yalnızca şahsi dağarcık ve duygularıyla değil, var olduğu iklimin medeniyet, geçmiş ve geleceğinden beslenmeli. Eshabı Kiram'ın hayatından 100 tane roman çıkar. 100 Roman sonraki İslam Tarihinden, 100 Roman Osmanlı Hayatından yazılabilir. Türkiye, insanlığa olanca ağırlığıyla 300 Roman hediye ederse bu, dünya durdukça söylenir. 300 Roman, belki de 60 Romancı demektir. ANAP iktidarında kültür bakanlığı kurulmasını biz, teklif etmiştik. Bizim teklifimizde ismi "Milli Kültür Bakanlığı" idi. Şimdi bir başka teklif yapıyoruz. Kültür Bakanlığının adı "Kültür, Sanat ve Edebiyat Bakanlığı" olsun. Ancak bu Bakanlık, en düşük bütçeli Bakanlık olmamalı. Sancısı büyük olmalı, büyük edebiyatçılar yetiştirmeyi kendine dert edinmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.