Eğitimin 5, 8, 11 veya 12 yıl değil kaliteli olması çok daha değerli. Cumhuriyet dönemi klasik eğitiminde tahsil süreleri ilkokullarda 5, ortaokullarda 3, liselerde 3, üniversitelerde 4 yıl şeklindeydi. Bu müddet şüphesiz ki az değildir. İnsan ömrüyle mukayese edildiğinde haylice bir zaman tutmakta. Hele buna staj, ihtisas, askerlik vs. de dahil olunca ömrün yarısı tahsille gidiyor. Onun için eğitim hayatına yapılacak en büyük iyilik süreyi kısaltmaktır. İlkokullar 4 yıl, orta ve lise 4 yıl olmak üzere ilk ve orta öğretim 8 yıl olabilir. Fakültelerin de 3 yıl olması mümkün? Yetmez mi? Yaz tatilleri 1 ay olursa fazlasıyla yeter. Geçtiğimiz yıllarda çok gürültülü ve çok kavgalı bir şekilde ilköğretim 8 yıla çıkartıldı. Bir müddettir 8 yıl üzerinden eğitim yapılıyor. Kim ne kadar memnun meçhul. Bu sene bu okullara ücretsiz kitap da dağıtıldı. İyi niyetli gayretler ortada. Bu gayretlerin asıl semeresini vermesi ise süre kısaltılması ve kalite arttırılması şartına bağlı... Bir kere nesiller Türkçe'den kopmuş durumdalar. Şu konuşulan lezzetsiz dil Türkçe değil. Bir İspanyol, Arap, İranlı, Fransız, Japon... genci, kaç kelimeyle, bir Türk genci kaç kelimeyle konuşuyor? E, şey, yani, hı, hı, e-emm. Bunlar konuşma mı? Ayrıca gençler, tarihe de yabancılar. Ancak bu dahi tek başına gerçeği ifade olmaz, hem yabancılar hem de tarihi sevmiyorlar. Klasik okullarda yabancı dil öğrenilmesi imkânsız. Dini bilgiler inanılmaz ölçüde kıt. Neye elinizi atsanız elinizde kalır. Milli eğitimin baştan sona yenilenmesi lazım. Gerekli destek verilse, mesele çarpıtılmasa, medya mitralyözleri üstüne çevrilmese Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Türk millî eğitimini arzu edilen seviyeye getirir. Çünkü o, bu işin sevdalısı. Her şeyin sil baştan ele alınması lazım. Eğer, okullarda kalite olsaydı, pop star yarışması için kapı önlerine on binler yığılmazdı. Seçkin öğretmen. Düzgün genç. Kalkınmış ülke. Hasretimiz bunlar. Kaliteyi şöhrete paspas yapmayan gence hasretiz.