Ekimdir, gün sinema vaktidir

A -
A +

'60'lı yıllar, Yeşilçam Sinemasının çok zor şartlar altında eser verdiği yıllardı. O yıllar çocukluk yıllarımızdı. Yıllarımızı beyaz perdeli günler ve geceler süslerdi. Masallardan sinemaya geçiş dönemleriydi. Sinema bir bakıma artık yitirilen büyük anneydi. Yazlık sinemalar vardı. Bir düğüne gidilirdi topluca, bir komşu oturmasına, bir de sinemaya. Ayabakan çekirdeği satanların bereket günleriydi Bir toplumda siyasi, sosyal veya ekonomik buhran/kriz çıktı mı, o toplum, topyekun yolunu şaşırır. Çünkü pusula istikamet tutmamaktadır. '70'lere gelindiğinde Türk sineması müstehcenliğin tasallutuna uğradı. Sanki karanlık salonları yamyamlar basmıştı. Rüyanın yerini kâbus almıştı. Çünkü hem siyasî ve hem de ekonomik kriz her şeyi altüst etmişti. Sade, imalı, aşkların yerini vahşi şehvetler almıştı. Aile sinemadan kaçtı, sanat firar etti. Beyaz kadın mafyası içlerinin karasını beyaz perdeye kustular. Ailenin sinemadan ayrılığı çeyrek asırdan az olmadı. Ancak yeni nesillerle yeni yönetmenler yetişerek, bu şok atlatılabildi. Sinema, televizyon, hatta dergi, hatta gazete... bizim aile anlayışımıza aykırı düşmeyecektir. Büyükler ve anne-baba ve çocuklar birlikte seyredebilmeliler, birlikte okuyabilmeliler. Sinema yatak odasına girdikçe, diğerleri çıplaklığa bulaştıkça kaybetmekte. Sanatımızın cihanşümul/evrensel olma gibi bir kaygısı olmalı. Bu milletin değerlerine hakaret eden çalışmaya bu milletin düşmanları zevkle ödül verirler. Mesele, öze, köke bizi yarınlara taşıyan değerlere bağlı kalarak uluslararasına uzanmaktır. Apartman, batılı için nasıl hiçbir şeyse sinemada da onda olanı taklit etmek bir şey değildir. Kendi kültür ve insanlarımızın, savaşlarımızın, menkıbelerimizin keşfi gerekiyor. Bu da bu topraklardan çıkmış insanların yabancılaşmamasıyla mümkün. Dediklerimiz konuya dair söylenecek bir parça. Diğeri ise şu, bir esere dayanan sinema filmleri esas itibariyle başarılı olmakta. Senaryo romandan çıkarsa demek istiyoruz. Senaryo romandan çıkmakta. Film senaryodan. Sinema bir gündüz rüyası. Yönetmen, seyirciyi kendi rüyasına ortak etmekte. Yönetmen, söyleyecek sözü olan adamdır. Kalemi kameradır. Yüreğinde bir sızı vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.