El öpünüz

A -
A +

"El öpeniniz çok olsun" diye bir duamız vardı. Korkarız ki bu dua yavaş yavaş hayattan çekilecek. Çünkü duanın ikinci kısmı, o ağzı dualılarla birlikte kaybolup gitti. El öpme adetimiz giderek seyrekleşmekte. Torun, artık dedesinin elini değil yanaklarını öpüyor. Öpsün. Fakat önce elini öpmeli. Hürmet el öpmekle başlar, yüz öpmekle değil. İkincisi daha ziyade eşitler veya yaşıtlar arasındadır. Öyle kolaycılık yok, el öpmeyi terk eden bir aile, kendini sınıf atlamış gibi görmesin. Sınıf atlamak, görgüde mesafe katetmek bu yolla olmaz. "Ne olacak, el öpülse ne olur, yüz öpülse ne olur?" diyen çıkabilir. Bir şeycik olmaz, dünden gelen zenginliklerimizden biri daha yele verilir. "Ne olur?" sorusu nemelazımcılığa işarettir. Kim ne ekerse onu biçer... Son 25 yılda bayramlar özünden çok şey kaybetti. Bayramlar artık en fazla turizm firmalarına yaramakta, otelleri memnun etmekte. Bu mukaddes zamanlar özüyle düşünülmez olmaya doğru gidiyor. Bilhassa üst gelir grupları için bayram, tatil, keyif ve kaçmak manasına gelmekte. Bu gibiler hep kaçışta, büyüklerinden kaçmakta, komşudan kaçmakta, sorumluluktan kaçmakta sonunda da anne-babasının cenaze namazından kaçmakta. Bayramlar bir firar vesilesi değil. Uzaklardaki bir otelden gözü kapıdaki büyüklerine telefon açarak bayramlaşmak, sözde el öpmek ne bayramlaşmadır, ne el öpme. Bu günlerde önce kendi ailemizle, sonra konu-komşuyla, hısım akrabayla, eş-dostla bayramlaşmalı, kabirlere gidilmel. Bizim bir büyüğümüzü ziyaret edip elini öptüğümüzü gören çocuklar aynısını yapacaktır. Kaymayı ve yüzmeyi bayrama tercih edenler sonunda pişman olmaktan kurtulamazlar. Bayramlar sevinci, kederi varı yoğu paylaşmaktır. Bayramlar, darda, zorda, işgal altında kalmışları, felakete düçar olmuşları düşünmektir. Bayram, insanı bencillikten kurtarır. Verme tarafımızı, insan tarafımızı kuvvetlendirir. Çağın hastalığı, kimsenin ne olduğunu izah edemediği o illet, stres, vaktin kıymetini bilen, cumasını, kandilini, bayramını yaşayan, sadaka, zekât veren, iyilik yapan, anne-babasının, büyüğünün elini öpen, komşusunun hatırını soran, mahallesinin esnafını selamlayan, her şeye rağmen gülebilen, hayatla barışık insanın yanından bile geçemez... İlacın gücü varsa duanın, bunların da gücü var. El öpen çocuk, huzurlu hayatı tadıyor demektir... Bu duygularla büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyor, ortancaları selamlıyor, hastalara şifa, ölmüşlere rahmet diliyor, kutsal gün ve geceleri, kutsal aile varlığımızı bizlere kadar taşıyan ecdadımızı minnetle yâd ediyoruz. Savaşsız, âfetsiz barış içinde geçecek, hatır ve hürmet dolu nice bayramlara. Bayramınız mübarek olsun. Dua eder, dua bekleriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.