Engin Alan meselesi

A -
A +
Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı, Balyoz, Eldiven... diye uzayıp giden davâların mahiyetini anlamak, ancak üzerinde ihtisas yapmakla mümkün olabilir. Binlerce sayfalık iddianameler, İlker Başbuğ örneğindeki gibi on binlerce sayfalık kararlar vs... Bu sebeple biz bunlara muhakemenin yapıldığı yer adıyla "Silivri dâvâları" diyeceğiz.
Bilindiği üzere haklarında hüküm verilmiş Silivri sanıkları, AYM/Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ederek aylar geçtiği halde gerekçeli kararların yazılıp kendilerine tebliğ edilmemesi yüzünden mağdur olduklarını şikâyet mevzuu yapmışlardı. Gerekçe yazılmayınca hükmün temyizi mümkün değildir. Halbuki temyiz hâlinde karar belki de bozulacaktır.
Bundan dolayı AYM çok yerinde bir ictihadla "uzun tutukluluk süresi, hak ihlalidir" dedi. Deveden büyük fil vardır gerçeğiyle karar verip, hüküm yazmamış olan alt dereceli mahkemeler, bu defa sanıkları tahliye ettiler. Tahliyeyle tutuksuz yargılama sürecine rücû edilmiş olmaktaydı. Doğrusu da budur. Tevkif etme/tutuklama, sanığın kaçma veya delillerin yok edilme kuvvetli şüphesi üzerine kanunun hakime tanımış olduğu istisnai bir yetkidir.
Bu safhaları yaşayan Silivri sanıkları asker, gazeteci, politikacı vs. hemen herkes tahliye oldu. Bir kişi hariç; Engin Alan mahkûm sıfatıyla hapishanede kaldı. Adı geçen kişi için bütün hukuk yolları aşılarak karar, kesinleşmişti. Şayet Engin Alan'ın muhakemesi bazı sudan sebeplerle birkaç ay sürüncemede kalsaydı o da diğerleri gibi "hak ihlali" mağduru olacak ve tahliye edilecekti. Denebilir ki: "Tahliye edilmiş olmaları beraat değildir, karar yazılınca tekrar içeri alınırlar." Doğru, kâğıt üzerinde bu böyle. Fakat hayatın asıl doğruları öyle değil. Onun çâresini aşağıda ifade edeceğiz:
Diğer taraftan Engin Alan halen de bir milletvekilidir. İki kişi; Engin Alan ve Mustafa Balbay tutuklu iken seçilmişlerdi. CHP'li Mustafa Balbay, AYM kararının açtığı kapıyla hürriyetine kavuştu, MHP'li Engin Alan hapishanede kaldı. Bir vekilin hapishanede olması TBMM Başkanını elbette alâkadar eder. Sn. Cemil Çiçek, TBMM'ye çıkacak herhangi bir kanuna eklenecek bir madde yahut müstakil bir kanunla Engin Alan hakkında infazın tehirine karar verilmesini teklif etmekte.
Bu görüş yerindedir.
Çünkü...
Bugün millet, suçlamanın adı ne olursa olsun Silivri sanıkları aleyhindeki dâvâlara inanmamaktadır. O dâvâlar devletin mahkemeleri değil, "Paralel devlet"in adliye mensupları tarafından görülüp karara bağlanmıştır. Meşruiyeti şüphelidir. Bu netice kuvvetli bir iade-i muhakeme sebebidir. Evvela yargılamada eşitlik tesis edilmeli, sonra da sil baştan herkes, tarafsız mahkemeler huzuruna çıkartılmalıdır. Gerçekten darbeye teşebbüs etmiş, suça bulaşmış kim varsa o zaman ceza görmeli...
Millet, kendi adına verilen kararlara inanmıyor.
İnandırıcılığı olmayan kararın infazı gayrı kabildir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.