Erdoğan dönemi

A -
A +

Turgut Özal'ın vefat yıldönümünde 3 temel reformun arka arkaya sıralanması bir tesadüf değildir. İsmine ileride "Erdoğan dönemi" denecek yeni bir dönem başlıyor. IMF, şaşkın olmalı. Hükümet dahi tahminin iki katı meblağa ulaştığı için hayret etmekte haklıdır. Vergi barışıyla nisan bereketi yaşanırcasına hazinede 6.5 katrilyon para birikti. Piyasalara yüksek bir moral geldiği gibi hükümet de yaptığı işten yüz akıyla çıkarak ayrıca güven tazeledi. Bir diğer olaysa başkanlık sisteminin yeniden tartışmaya açılması. Recep Tayyip Erdoğan, gönlünde başkanlık sisteminin yattığını açıkladı. Bu açıklamayla birlikte meşhur eski tartışmamız olanca canlılığıyla yeniden gündeme oturdu. Yarı başkanlık ve tam başkanlık sistemleri yine günlerimizi ve gecelerimizi alacak.. Türkiye için münasip olanı Fransa'daki yarı başkanlık modeli değil ABD'deki tam başkanlık modelidir. Böylece icra bir bakıma çift başlılıktan kurtulmuş olur. İşler, süratlenir. Meclis sadece denetleme vazifesi yapar. Bir tarafta tatbikatçılar diğer tarafta kontrol edenler olur. Şu haliyle meclis, meclis hükümeti gibi de. Cumhurbaşkanlığı da önüne gelen meclis tasarruflarını kanun gereği mecburen inceliyor, iştirak etmediklerini iade ediyor. Bu bir istişari faaliyetten başka bir şey değilken devlet çarkında hantallığa sebebiyet vermekte. Diğer taraftan mahalli idareler reformu da gündemde. Mayısta meclise bir kanun teklifi geliyor. Buna göre yerinden ve yerel yönetimler güçlendirilecek. Bu cümleden olarak Adalet, içişleri, eğitim ve sağlık bakanlıkları dışındaki ne kadar bakanlık varsa hepsinin Ankara dışındaki teşkilatları valilere bağlanacak. Böylece valiler gerçek anlamda bir fonksiyon yüklenmiş olur. Mevcut vaziyete göre valiyle belediye başkanlığı görevlerinin neden iki ayrı kişide olduğunu kimse izah edemez. Ayrıca İstanbul ve Ankara dışındaki Büyükşehir belediyeleri kalkacakmış. Bazı illerin büyük şehir olması lüzumsuz. Ama bunu ikiyle sınırlamak da isabetsiz olabilir. Doğrusu barajı getirmek, belli nüfusun altındakiler büyükşehir olamasın.. Bunlar 3 temel atak. Devamı da gelecektir. Aslında bir çok proje de hazır. Özal'ın yarım kalmış veya hayal edip de yapamadıkları hayata geçirilse yine dev adımlar atılmış olur. Ki elbette merhum Turgut Beyin aşılması gerekir. TBMM'ye 365 kişilik büyük bir sayıyla girmenin hakkı ilk 15 günde ardı ardına hamleler yapmaktı. AB, Kıbrıs ve savaşla Erdoğan'ın meclis dışında olması bunlara engel oldu. Tayyip Erdoğan mecliste, savaş bitti, Kıbrıs dalgalanmaya bırakıldı, AB takvimi takip edilmekte. O halde ân bu ân dem bu dem. Başbakan meselenin farkında. Onun için Özal'ın anıldığı günlerde O'nun ruhunu şâd edercesine müjdeler veriyor. "Erdoğan" imzasını taşıyan yeni bir dönem başlamakta.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.