Erdoğan-Obama zirvesi

A -
A +

 
Türkiye Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyaretiyle gerçekleşecek olan ikili görüşme, şüphesiz ki bir zirvedir. Bir dünya gücü ile dünya gücü olmaya yürüyen bir bölge gücü buluşmasıdır. Ticaretten, enerjiye, İran'dan, Irak'tan, terör örgütünden, Filistin'e, İsrail'e, Arap Baharı'na, Kıbrıs'a, Ermeni meselesine, IMF'den sıyrılmamıza kadar çok mevzu masaya yatırılacaktır.
İki bahis ise zirvenin zirveleridir.
Biri STA/Serbest Ticaret Andlaşması, diğeri Suriye buhranı.
Başbakan, hemen bütün holding sahiplerini, hemen bütün iş kuruluşlarını beraberinde götürdü. Doğrusu budur. Bugün artık yeni Türkiye'de kıyafet bunalımı aşıldığı gibi, sermayede renk abesliği de ortadan kalkmıştır. 
Serbest Ticaret Andlaşması, öncelikli konudur. Türk-Amerikan ticaret grafiğinde gösterge, ciddi mânâda Türkiye aleyhine. Geçen sene 8.5 milyar dolar açık vermişiz. Bu sebeple ABD'nin AB ile yaptığı STA'nın bir benzerinin Türkiye ile de yapılmasını ısrarla isteyeceğiz.
ABD büyük bir pazardır. Çin, Kore, Japonya, Almanya vs. için birinci müşteri Amerika'dır. Kıta büyüklüğündeki bu devlette lisans üstü talebe okutma muvaffakiyetimizi ihracatta da tekrarlamamız lazım. Amerika keşfedileli 521 sene olmuş, vatandaşlarımız, bu yeni dünyanın yolunu 19. Asrın ortalarından itibaren tutmaya başlamış. Cazibe, 20. Asırla birlikte artmış. Fakat 50 sene öncesine kadar gidenler kayıp nesildir. Bir lobi kurulamamış, incir, fındık, baklava hacmi aşılamamış. Bu itibarla iş adamlarımız için 2013 Amerika'nın yeniden keşif yılı olmalı. Sadece mal değil fikir de hayal de ihraç etmeliyiz. Yazılım sektöründe gençlerimize destek olunsa dünyada fırtına gibi eserler.
Bir dönem sosyalistler, memleketimize gelmiş Amerikalılara "go home/defol" diye bağırır, "komünistler Moskova'ya!" diye karşılık görürlerdi.
Aklıselim hakim olunca Moskova'ya Komünistler değil, iş adamlarımız, hatta o bağıranlardan birçoğu gitti. Çünkü Ruslar, komünizmi tarihin çöp sepetine atmışlardı. Şimdi sıra "go home!" diye öfkelenmiş olanlarda. Dün kızdıkları bu ülkeye girip Türkiye'den buralara satılacak ne varsa onları satmanın yoluna bakmalılar.
Suriye meselesine gelince...
Asıl ağırlık budur. Bazı şeyler alınacaktır. Bir kere uçuşa yasak bölge kesin gibi. Tayyip Erdoğan, Washington'a bir terör musibetini bitirmiş olmanın rahatlığıyla gitmiştir. Diğer taraftan sözde bahar, bölge için felakete dönüşmüş, Suriye bütün bölgeyi tutuşturacak bir yaz yangınına sürüklenmiştir.
Türk tarafı, muhataplarına diplomatik dille taşeron olmadığımızı ima ettikten sonra:
-Biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Yüzbinlerce mülteci yurdumuzda barınmakta, bugüne kadar milyar dolarlık harcamalar yaptık. Saldırılara uğramaktayız, vatandaşlarımız hayatlarını kaybetmekte. Siz de artık bekle gör politikasının seyredici üslubundan çıkmalısınız!.. diyecektir.
Ayrıca BM Güvenlik Konseyi sorumsuzluğuna kesinkes dikkat çekilecektir. Zirve sonrasında veya belki de zirve devam ederken Suriye'ye dair esaslı gelişmeler beklenebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.