Erdoğan'ın hitabeti

A -
A +

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü Ankara'da milletvekilleriyle buluştu. Vekiller, muhtemelen 4 belki 5 yıl birlikte yasama faaliyeti içinde olacakları arkadaşlarıyla ilk defa bir araya geldiler. Erdoğan onlara seslendi. Genel başkanlarının konuşmasını kaleme alan ekibi tebrik ediyoruz. Her ne kadar "sebep" kelimesini ihmal ediyorlarsa da dikkatli bir seçimleri var. Her kelime anlatılan muhteva ile uyuşmakta. Mantık silsilesi yerli yerince. Bununla beraber Tayyip Erdoğan, hazırlanmış bir metni, kuru ve sıkıcı bir dille muhataplarına okuyan bir genel başkan değil. Konuşmanın uzunluğuna mukabil kürsüdeki hatip, akıcı bir üslup, kontrollü ses tonuyla karşısındaki kitleyi tesirine almaktaydı. Son 5 yıl bir çok yönlerden ziyana uğramıştır. Kayıplardan biri de hitabet sanatına tesadüf edilemez olmasıydı. Hatip olmak kolay değil. Türkçe güzel konuşulacak, kelimeler yerli yerince seçilecek, sun'iliğe kaçılmayacak anlaşılır olacak, doğru telaffuz edilecek, uzatma ve kısaltmalarda hataya düşülmeyecek, muhatap kitleyle iletişim kurulabilecek, onların sadece aklına değil gönlüne de seslenilecek, yerine göre nükte yapılacak, yerine göre vücut dili kullanılacak, beklenmedik çıkışlar karşısında sür'atle ikna edici cevaplar verilecek, asla argoya düşülmeyecek. Hitabet, bağırıp öfkelenme nezaketsizliği değildir. Hatip, kime, nerede, ne için hitap ettiğini unutmayacak. Meydan mitingi farklı, kapalı salon farklı, grup toplantısı farklı, tv sohbeti farklıdır. Son 5 yılda çok zaman dinlediklerimize katlanmak zorunda kaldık. Kelimeleri telaffuzda kusurlu olabiliyorlardı. Bazen sinirliydiler. Nadiren yüzleri gülmekteydi. 3 Kasım, aynı zamanda iyi hatip olan iki lidere geçit vermiş oldu. Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal. Yeni dönem, bu bakımdan ayrı bir şans olmuştur... Politikacılar, arşivlerden Menderes, Demirel, Bölükbaşı, Özal ve Kâmran İnan gibi Türkçe'nin son devir kürsü hakimlerinin konuşmalarını bularak zaman zaman tahlil etmeliler. Hatta bunu yabancılar için de tekrarlasalar iyi olur. Her iş usta çırak münasebetiyle geliştiği gibi siyaset de öyle. Üstelik siyaset bir çok diğer sanattan farklı. Onda üçlemenin bir ânda olması gerekiyor. Doğru düşünmek, doğru konuşmak ve doğru yapmak. Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal, mülakatlarında da özenli olurlarsa çok değerli bir hizmet vermiş olacaklar. Onları takip eden nesiller, Türkçe'yi güzel konuşacak, arkadan yeni hatipler gelecektir.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.