Kofi Annan, bir kere daha unvanlar aldı. Hem BM adlı pörsümüş teşkilatın ve hem de adı olup ağırlığı olmayan Arap Birliği'nin temsilcisi olmuştu. Sunduğu plana diktatör müsveddesi Esad nazlanarak 'evet' dediyse de hiç uymadı, Rusya ve Çin güya destek vererek sureti haktan yana görünmeyi de ihmal etmek istemediler. Planın dikkate değer tarafı ateşkesi teminle katliamı durdurmaktı. Ne var ki mehil üstüne mehil verilmesine rağmen bir arpa boyu yol alınamadı. Baas rejimi öldürmeye ve oyalamaya devam etmekte. Mümkündür ki Annan, bugünkü son mehilde taraflara dönüp "ben elimden geleni yaptım, bundan sonrası sizin bileceğiniz iş!" diyebilir. Arabulucu cephesi böyle. ABD cephesinde Başkanlık seçimi var. 2012 Amerika'da seçim yılı: Ortada Afganistan varken, Irak varken, buralardaki her türlü kayıp varken kimse buna bir de Suriye krizini eklemek istemeyecektir. 'Oyunuzu bana verin çocuklarınızı savaşa yollayacağım' tarzında bir seçim kampanyası daha görülmedi. Avrupa Birliğine gelince: Birlik, bir taraftan genişliyor ama bir taraftan da a, b, c devletlerine ayrılmış vaziyette. C grubu AB için üçüncü dünyalı. Şu an onların en sefili Yunanistan. AB de başına bir gaile almayacaktır. Sadece İngiltere ve Fransa arada bir sesini yükseltip susmaktalar. SSCB gibi Rusya da Suriye vasıtasıyla hem Akdeniz'dedir ve hem de Orta Doğu'da. Çin de Orta Doğu'da ayak basacağı bir karış toprak aramakta. Onun için bu iki devlet, Suriye rejimiyle barışıklar. Kısacası ne BM, ne Arap ligi, ne de dünyanın hatırı sayılır devletlerinden Suriye halkına hayır var. Böyle bir psikolojik atmosferde Başbakan Erdoğan Çin'e gitti. Şimdi Cidde'yi ziyaret edecek. Sonrasında Moskova var. Türkiye'nin savaşa sokularak Arap dünyasıyla arasına düşmanlıklar girmesini isteyenler olabilir. Ortada çok yönlü ve çok karışık bir problem mevcut. O halde tek başına hareketten ziyade İslam İşbirliği Teşkilatı'na bağlı İslam Barış Gücü kurulmalı. İslam dünyası arkaya alınarak ne yapılacaksa bu güçle yapılmalı ve bu güç tıpkı NATO gibi kalıcı olmalı. Bir azınlık, gasp ettiği Suriye iktidarını bırakmıyor. Esad'a rağmen Suriye'nin selameti için çalışmak mevzubahis. Ancak hadise son derecede hassas. Azınlığın başındaki laf anlamaz, elinde bir bidon benzin ve bir kutu kibritle karşınızda durmakta. Bizim için dünyanın ilk 10'daki iktisadi büyük gücü olma yolunda en büyük tehlike savaştır. Sakın ola ki 100. yılında yeniden dünya harbi kopmasın. Onun için mekik diplomasisine, diplomatik baskıya devam. Sabırla ve akıllı mücadeleyle diktatörler de zalimler de bir gün yıkılır.