Türk politikacısının dikkati iki noktaya kilitlenmiş durumda: Kıbrıs ve belediye seçimleri... Bir de arada bir ılımlı İslam ve laiklik gibi lüzumsuz çıkışlar olmakta. Kıbrıs için çözüm ümitleri giderek yerini karamsarlığa bırakıyor. Belediye seçimleriyse haddinden fazla önemsendi. Sorumlularımız, ağırlıklı olarak Kıbrıs ve seçimle meşgulken ateş çemberi içinde kaldık. Sanki bir yerlerden düğmeye basıldı. Ardı ardına yangınlar çıkıyor. Irak ve Kuzey Irak başlı başına bir gaile. Bu gaileyle bağlantılı olarak Suriye karıştı, Kürt ve Araplar birbirlerini öldürdüler. Suriye'de birdenbire patlak veren bu gelişmeler olurken Gürcistan'ın Acara bölgesiyle başı derde girdi. Olaya Rusya müdahil oldu. Derken Kosova'da Sırp ve Arnavutlar kapıştılar. Sırplar, Belgrad'da sokağa dökülüp 360'ıncı camiyi de yok etmek suretiyle dünyaya bir vahşet manzarası daha yaşattılar. Daha evvel Osmanlı Türklerinden kalan 359 camiyi yakıp yıkmışlardı. Bir tek 1690 tarihli Bayraklı Camii kalmıştı onu da ateşe verdiler. Türkiye, vak'ayı kuru bir kınamayla geçiştirdi. Önceki sabah Filistin'de yaşananlarsa bölgenin geleceği adına iyice kaygı verici. Sanki işlem tamamlanıyor. İsrail ordusu, Filistin direnişinin sembol ismi, Ahmet Yasin ve beraberinde olanları sabah namazı çıkışında füze saldırısıyla öldürdü. Ariel Şaron hayatının en büyük hatasını işlemiştir. Artık, Hamas'ı itidalli hareket etmeye zorlayacak bir otorite mevcut değil. İsrail, kendi eliyle başına daha fazla dert açtı. Şiddet, tırmanacaktır. Hem Araplar hem Yahudiler çok kayıp verecekler. İki taraf da huzura hasret kalacak. Buna aklı selim sahibi Yahudilerin engel olmaları gerekir. İktidardaki radikal grup, bizatihi terör çıkartmaktadır. Yahudilerin bir ân evvel erken seçime gidip bu hükümeti iş başından uzaklaştırması şarttır. Bir tarafta Büyük Orta Doğu diye bir laf edilirken diğer taraftan Orta Doğu ve onun iki parçası Balkanlar ve Kafkaslar karışıyor. Bu karışıklıklar hayra alamet değil. Hayırlısıyla şu pazar günü atlatılsa da Türkiye bölgede olduğunu duyurabilse.