Fikrin iktidarı

A -
A +
Necip Fazıl Kısakürek'in rahmeti Rahman'a kavuşmasının otuzuncu yılındayız. İnsanın arkasında eserleri yaşıyorsa dünya şartlarından sıyrılmış olarak kendisi de yaşamaya devam ediyor demektir.
Üstad öyledir...
Fani cephesiyle aramızdan ayrıldı; yazdıklarıyla her gün gündemde. Necip Fazıl, vefat tarihi uzaklaştıkça keşfi daha yenilenmekte. O, bir kâzip şöhret değildir. Üstün zekâsının bedelini, tahammülfersa çilesiyle ödemiş bir fikir, gönül ve dâvâ mimarıdır. Bugün kendisi hayatta değil, fakat dünya görüşü iktidardır.
Hatta bugün de değil;  Turgut Özal, vefatından  6 ay sonra hükûmet oldu. Şayet, ömrü vefa etseydi yetişmesine emek verdiği bir insanın Başbakan olduğunu görecek ve hayatının bahtiyarlığını yaşayacaktı.
Tayyip Erdoğanlar, Abdullah Güller ve şu günkü kadroların kısmi azamisinin fikir kumaşı üstadın tezgâhında dokunmuştur. Bunlar, Necip Fazıl sohbetlerinin, alkışların âdeta çatı çökerttiği hitabelerinin, istikametlerini çizdiği, gönüllerini nakışladığı, fikirlerini şekillendirdiği Anadolu'dan çıkıp gelerek yozlaşmaya başlamış büyük şehirleri yeniden fethetmek için kolları sıvamış azimli gençlerdir.
Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- "mü'mine deli denmedikçe îmânı kemâle ermez" buyurmaktalar. Necip Fazıl, Allah yolunun dîvanesidir. O'nun yaptığını, yaşadığını, çektiğini aklın güdümündeki insan, kavrayamaz. Zamana damgasını vuranlar, rahatı rahatsızlıkta arayanlardır.
O, asırlar içre zuhur etmiş bir fikir infılakı, suda bir gizli yol, pırıltı iz görebilen çile adamı, beyni zonk zonk zonklayan mustariplerden biridir.
Necip Fazıl, tiyatro yazarı, senarist, hikâyeci, romancı, biyografi yazarı, otobiyografi  yazarı, hatip,  fıkra muharriri, nâşir ve şair. Bunların içinde  en önce şairdir. Mısraları edebiyat dünyamızın süreyya yıldızıdır. "Sultan'üş şuara/Şairler Sultanı" unvanı, divan şairi Mahmud Abdülbaki'nindir. Tarih içinde  bu unvanın layık görüldüğü ikinci isim Necip Fazıl'dır. Altından mısraları hep okunacak, hep zevk alınacaktır. Şairliği diğer kabiliyetleriyle kıyas kabul etmez.
Ne var ki...
Necip Fazıl'ı "üstad"lık tahtına çıkartan asıl sebep mütefekkirliğidir:
Peygamberinden gelen nurun ışığında insan, cemiyet ve devlet merkezli olarak ateşten kelimelerle dün-bugün-yarın tahlil ve terkipleri yapar, şarkla garbı mukayese eder. Yalancı tarihle, sahte kahramanlar ve kalem düzenbazlarının üstüne güçlü bir ordu uğultusuyla yürür. Doğru bildiği yolda yalnız kalmış, yokluğa mahkûm edilmiş, hapisleri göze almış ve fakat dininden ve dilinden taviz vermemiş, dâvâsını satmamıştır.
Kızgın güneş altında, kızgın sallar üstünde göğsüne kızgın taşlar konmuş bir Hazreti Bilal -radıyallahü anh- sabrıyla her hal-ü kârda "lâ ilâhe illallah Muhammed'ür Resulullâh" demiştir. İslâmiyetin yeni çıktığı  devr-i cahiliyyede de boğulmak istendiği tek parti zamanında da Allah demek yasaktı.
O yasakları yıkıp yol açanların sonraki nesiller üzerinde çok hakları vardır.
O halde nerede bir Necip Fazıl Üniversitesi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.