Sinirlerimiz alt-üst edilmek isteniyor, günü geldikçe bir bütünün parçaları sahneye konmakta. Bundan bir süre evvel Danimarka'da bir takım çizer bozuntuları Kâinatın Efendisi'ni karikatürize etmek gibi görülmemiş bir rezillik ortaya koydular. Bütün ısrarlara rağmen Danimarka hükümeti özür dilemedi. Üç gün önce aynı devlette yine Sevgili Peygamberimiz için bu defa da yarışma düzenlendi. Başbakan Rasmussen, öncekinin aksine özür diledi ama yarışma televizyonda gösterildi. Henüz iki ay olmadı, Avrupa Parlamentosu, Türkiye'ye şimdiye dek hiç işitilmedik tekliflerde bulundu. Ermeni soykırım iddiaları malum. Fakat bu kurum onunla kalmadı, işin içine Pontus ve Süryani soykırım yalanını da ekledi. Gerçi kararın resmi bir tarafı yoktu ama, metinlere iki fitne daha giriyordu. Sonra AP genel kurulu, iddiayı kabul etmedi. Orası yatışırken Vatikan'ın sakini sesini yükseltti. O da Şanlı Peygamberimiz'e -sallallahi teâlâ aleyhi ve sellem- saldırıyordu. Papa'nın iktibas yaptığı iftira menşei ilginçti. Bir Bizans imparatorundan faydalanıyordu. Hakaretin Bizansla ilişkilendirilmesi tesadüf değildi. Papa, ısrara rağmen özür dilemedi. Özür dilemek bir tarafa Müslüman devletlerin temsilcilerini ayağına çağırdı. Onlara söz vermeden tek taraflı konuştu. Muhatap almıştı, daha ne olsun? O da orada kaldı. Sinsi taarruz durmuyordu, devreye Hollanda girdi. Bu ülkede yaşamakta olan milliyetimizden milletvekili adaylarına bir şart koştu. Türklerin 1915'te Ermeni ırkını ortadan kaldırmak için katliam yaptıklarını kabul etmelerini istiyordu. Redle karşılaşınca adaylıklar silindi. Onu da sineye çektik. Fakat kargaşa durmuyordu. Fransa devlet başkanı Chirac ilkin Revan'a gitti. Orada Ermeni anıtı önünde Türkiye'yi soykırımı tanımaya davet etti. Sonra Fransa'ya döndü. Bu defa parlamento devreye girdi. Sunulan kanun teklifine göre "soykırım yoktur" diyen hapis ve para cezasıyla cezalandırılacak. Oylama yarın. Fransız hükumeti kaçamak tavırlarda. Daha evvel olduğu gibi teklifi kanunlaştırmadan tehir edebilirler. Dikkat edilmesi gereken şudur. Tehir, erteleme yoluna gitmekte. Teklif geri çekilmiyor. Paris, böylece başımızın üzerinde paslı bir kılıç sallandırıyor. Bunun adı şantajdır. Zaten kişilerin yaptığı kanunsuzluğa, gaspa, talana, tecavüze mafya işi, devletlerin yaptığına işgal vs deniyor. Fransa, Ermenileri kullanarak ortadoğuya dair emperyal niyetlerini sürdürme gayretinde. Amerika'ya kaptırmadan önçece de Kürtlerle ilgileniyordu. Kuzey Afrika ile meşguliyetimiz arttıkça hırçınlığı çoğalacak. Akdenizin bir ucunda kendisi, güneyini Kuzey Afrika ülkelerini, doğusunu Lübnan'ı nüfuzuna alarak bir havzayı elinde tutmaya uğraşıyor. Yarın o susunca bu defa bir başka Avrupa memleketi sesini yükseltir. Türkiye, güçlendikçe, hele bir de AB'ye girmekte kararlı oldukça püskürtme hareketleri devam edecektir. Meşru yoldan, hukukla mücadele edemedikleri için bu yollara baş vuruyorlar. Monşer, mertliği ne bilsin? Yapılacak en iyi mücadele şekli sert ekonomik müeyyidelerdir. Para onların her şeyi. Para muslukları kesilince ayıkırlar..