Medarı iftiharımız İstanbul'un adının fuhuşla birlikte anılması ağır bir hicap sebebi olsa da hakikat ne yazık ki böyle. BM ilgili birimlerinin raporlarına göre yer altı sektöründeki toplam kadın satışının yarısı Türkiye üzerinde; Türkiye'de de İstanbul'da cereyan etmekteymiş. Fahişelerin istila ettiği diğer iki şehrimizse Trabzon ve Antalya. Sermaye kadınlar, Rus ve eski demir perde memleketlerinden. Şüphesiz ki Rus milletini tenzih ederiz ama bir kısım Ruslar, ülkemizi bu yolla ikinci kere vurmaktalar. İlki geçen asrın başlarındadır. Harpler ve rejim değişikliği ile kuzey komşumuzdan kaçan beyaz Ruslar, İstanbul'u doldurdular. Yüz yıl sonra ikinci dalgayı yaşıyoruz. Kuzeyin komünizm tehdidinden kurtulduk diye memnun olurken bu defa da fuhuş tehdidiyle karşılaştık. Aile, cemiyet ve millet hayatını bozan, kadını insan olmaktan çıkartan bu gidişat görülmekte fakat bir şey yapılmamaktaydı. Gazetelerde çıkan haberler üzerine İstanbul emniyeti, bazı otel ve eğlence merkezlerine baskınlar düzenleyerek 450 kadını gözaltına aldı. Sayı dehşet vericidir. Ne var ki bunlardan yalnızca 5'i hudut harici edilecekmiş. Pasaportları yok da ondan. Diğerleri kötülüğe devam! Onlar sadece hastaneye sevk edebiliyor. Başka türlü harekete ceza mevzuatı elvermiyor. Polis, bu yüzden ne ahlâksızlık ve hastalık kaynağı fahişelere ve ne de onlardan da beter travestilere ilişebilmekte. Yapabildiği bir gecelik gözaltı! Kimse inkâra kalkışmasın, çürüyüşte bizatihi medyanın çok büyük günahı var. Televizyon, gazete ve dergilerdeki özendirici haberler, teşvik edici dil de fuhşa zemin hazırlamada çok büyük rol oynamaktadır. Hükümet, TBMM, diyanet, emniyet, medya ve kadın dernekleri üzerine düşeni yaparak ceza mevzuatı caydırıcı hale getirilmeli, belediyeler ve Turizm Bakanlığı da bu gibi otel ve eğlence yerlerinin ruhsatlarını kesin olarak iptal etmeli, mekânın gayrı menkul değerine eş para cezaları kesilebilmelidir. Türkiye'nin adı uyuşturucu ile anılıyordu. Fuhuşla da anılmaya başlandı. Yüz kızartıcı bir halle karşı karşıyayız. Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan ülkeye bakınız. Eğer böyle giderse AB bile "önce fuhşu bitirin sonra görüşelim" diyebilir. Bu hakareti duymak ister misiniz?