Geçenlerde okuduğumuz bir haber gerçekten çok düşündürücüydü. Bir kulübün stadında bir kenar hiç rağbette değilmiş. O kenardaki sıraların biletleri satılmıyormuş. Fakat bir zamandır bir yabancı futbolcu, gol attığında o kenara koşarak sevincini seyirciyle paylaştığından artık bu köşe, makbul hale gelmiş. Bugün iki İstanbul takımının futbol karşılaşması var. Ama sanki Türkiye, bir haftadır savaşa hazırlanıyor. Bu korkuyla en üst seviyede tedbirler alınmakta. Müessif bazı hadiselerden, açıkçası kan dökülmesinden korkulmakta. Bazı fanatik yobazların stada satır, bıçak vs. sokmasından endişe ediliyor. Böyle oyun, eğlence, zevk olur mu? Öğleden sonra İstanbul'da çalışma hayatının tatile gireceğinden şüphemiz yok. Keza zaten kötü olan İstanbul trafiği, bilhassa köprüler çekilmez hale gelecek. Zahir bu da "Maç Bayramı". Beyinler, şuurlar uyuşturuldu. Şimdilerde varsa yoksa futbol. Solunda sağında, kadınında erkeğinde, dindarında laikinde, konuşulan tek mevzu futbol, ayak topu. Eskiden yaşlılar iltifat etmezdi. Şimdi onların konuştuğu da futbol. Bir toplumda yalnızca futbol konuşulmasına karşıyız. Düne kadar sadece siyaset konuşulurdu. Bu vahim bir hataydı. Şimdi o vahim hata kat kat aşıldı. Yalnızca futbol konuşulmakta. Ne edebiyat, ne fikir, ne dünya gündemi, ne ülke gerçekleri, ne tarih, ne din, futbol, yine futbol, bir daha futbol. Ekranlar magazin ve futbol çalçeneleriyle dolu. Evde otobüste, işte futbol üzerine ahkâm kesenler, tuttukları takımı öyle sahiplenmekte ki akıl alacak gibi değil. İnsan şaşıyor. Bu kimseler, acaba işlerini de aynı sevdayla sahipleniyor mu? Halbuki dünyada futboldan başka spor çeşitleri de var. Bunu herkes bilmekte. Fakat bozukluk aynen devam ediyor. Mazara şu: Sahada 22 genç. Tribünlerde on binlerce genç ve orta yaşlı. Ekran başında, sokakta yüz binler. Bu insanlar sanki afyonlanmakta. Bir ritüele sürüklenmekte. Trans haline geçmekte. Gizli tezgâhların oyununa gelen piyon konumuna düşmekteler. Sanki, birtakım eller, toplumu böyle bir yolla düşünmeme paydasında buluşturmakta. Acaba, bunlar, meşhur düğmeye basan ellerle aynı mı? Futbol din değil. Renk aşkı bir yalan. Gerçek olan tek. Bu bir rant endüstrisi haline geldi. Trilyonlar bir avuç gamsız, kasavetsiz, ensesi kalının kasasına akmakta. Futbol bugün acı bir sosyolojik gerçek. Sosyal adaletsizliğin sembolü.