Herkesin ucuz krediyle araba sahibi olması güzel ama herkes buna layık mı? Ayağı yerden kesilen bazılarının aklı da başından gitmekte. Pazar günü Haramidere'ye inen yoldayız, arkamızdan bir araba gelmekte, daha onun herhangi bir isteğine mahal kalmadan işaret vererek sol şeritten orta şeride geçmeye başladık. Buna rağmen kendisine yol verdiğimiz araba sürücüsü arabasıyla ensemizde bitti korna üstüne korna çalmakta. Aynı gün aynı yolda dönüş halindeyken radyomuz açık, konuşmacı, Pera Müzesi'nden söz ediyor, hâlâ gitmemiş olmamıza hayıflanırken bir de müjdeli haber aldık, yine Şişhane bölgesinde Sevgi ve İnan Kıraç'lar bir İstanbul Enstitüsü kurmuşlar, herkese açıkmış. Bir ara sayın İnan Kıraç mıydı, bir başkası mıydı anlayamadık, şu mealde bir şey dedi "İstanbul'da yaşayanların üçte ikisinin İstanbul'la bir alakası yok!.." Çok doğru. İstanbul'da yaşamak bir nimetse bu nimete layık olmak lazım. İstanbul Boğazı dünyanın en medeni mekânlarından biri. Araba sahibi olmaksa hâlâ herkese nasip olmamakta. Hem İstanbul'da yaşayacaksın, hem Boğaziçi'ne gideceksin hem de senden yol isteyenleri tutup tutup denize fırlatıp öldüreceksin. Tavuk bile bu kadar kolay öldürülemez. Hayatına son verilen bir insan. Bu ne canavarlıktır, ne gaddarlıktır? Boğaza huzur bulmak için gidildiği halde bakmışlarsa da bir şey görememişler. Yol vereni kornayla taciz etmek, yol isteyeni denize itmek. Bunu yapanların nüfus kâğıdında Müslüman yazmakta. Hangi din, hangi örf, hangi görgü, hangi millet, böylesi rezilliklere müsamaha etmekte? Lüks, imkân, ihtişam, hiç biri fakat hiç biri insanlık öğretmiyor. İstanbul'da yaşamak da artık bir şey değil. İstanbul'da yaşamak başka, İstanbullu olmak başka. Üçte ikinin İstanbul'la alakasının olmaması doğru. AB'ye uyum olacak diye, şuna buna hoş gelsin diye TCK cezaları sembolik hale geldi. İdam cezasının kalkması için koro halinde yazıp çizdik. Peki aynı ânda iki evladını birden kaybeden bir anneye, eşini kaybeden kadına o kayıpları kim geri getirecek? Giden gelmeyecek, ateş düştüğü yeri senelerce cayır cayır yakacak, fakat mahkûm bir zaman sonra cezanın yarısını yel aldı, yarısını sel aldı denerek salıverilecek. Böyle infaz olmaz. Cezanın gayesi ibrettir. Caydırıcılıktır. O cezayı görüp başkalarının suç işlemeye niyet etmekten çekinmeleri içindir. Halihazırda suçlu cezalandırılacağına mükâfatlandırılıyor. Kasten adam öldüren hakkıyla cezasını çekmeli. İdamsa idam. Bir kişiyi asarsın, fakat bir cemiyeti kurtarırsın. Son zamanlarda suçlarda tsunami yaşanmasının arkasındaki sebep ceza ve ceza usul kanunlarının, ceza mevzuatının yetersiz kalmasıdır.