MGK'da sosyal hayatla yarınlarımızı çok yakından alakadar eden problemler masaya yatırıldı. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri ile MGK Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan'ın tebliğleri fevkalade dikkate değer. Sn. Türkeri, göç alan ve göç veren illerle bölgelere dikkat çekmekte. Ortaya çıkan tesbite göre 14 il göç almaktadır. Jandarma komutanının, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Antalya ve benzeri yerlerde "göç eşiği aşıldı" sözü, ileride çok atıf yapılacak kaygı verici bir teşhistir. Araştırmaya göre en fazla göç veren bölgeler güneydoğu Anadolu, doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleridir. Sn. Alpogan'ın tesbitleri de keza ürkütücü mahiyette. Yaptırdığı araştırmaya dayanarak konuşmakta. "Bölgeler arasında nüfus artışında dengesizlikler meydana gelmiştir". Nitekim geçenlerde de mevzu olmuştu. Ege bölgesinde tıpkı Avrupa'da olduğu gibi nüfus gerilemeye başlamıştır. Tenakuza bakınız, nüfus, kalkınmış bölgelerde gerilemekte, geri kalmışlarda ise artmakta. Hane başına nüfus sayısı çevreden çevreye uçurum teşkil etmektedir. Göç ve nüfus meselesinin ele alınma sebebi büyük şehirlerde son zamanlarda çok tehlikeli hal alan gasp, kapkaç, hırsızlık, uyuşturucu vs. gibi suçlardaki patlamadır. Bu suçların iki temel sebebi, nüfus artışındaki dengesizlik ve büyük şehirlere eşikleri aşarak yığılan nüfustur. Sebeplerin sebebi ise bir çok. İnsanlar doğdukları değil, doydukları yerlere gidiyorlar. Doğdukları yerlerdeki iş imkânları, çoğalan nüfusa cevap verememektedir. 15 yıl gibi az sayılmayan bir zaman süren düşük yoğunluklu savaş, yerli halkı başka bölgelere göçe zorlamıştır. Ayrıca PKK terörü yerli iş adamını kendi bölgesinden kaçırtmış, diğer bölge iş adamlarının gelmesine engel olmuş, böyle bir yatırım, yabancı yatırımcının aklından bile geçmemiştir. Diğer taraftan o bölgeler yakın tarihe kadar sürgün yeri olarak görülmekteydi. Sürgün anlayışının zararları bugün çekilmekte. MGK'da bu defa ele alınmadı ama o değişmez gerçeği bir kere daha görmeli. Kapkaç, gasp, hırsızlık, uyuşturucu, kumar, fuhuş vs. suçlarının tahrikçilerinden biri de televole hayatıdır. Nitekim 2 yıl kadar evvel Genelkurmay, medya sorumlularıyla bir toplantı yaparak şu tehlikeye dikkat çekmişti. "Bu televole yayınlarını devam ettirdiğiniz takdirde yakında varoşlar merkezi basacaktır". Aslında bu netice o tahminin tahakkuk etmesidir. Varoş, merkezden intikam alıyor. Çare nedir? Çare bir çok. Tedbirlerden bazısının acil alınması. Bazılarının orta vadede gerçekleşmesi bazısının uzun vadede hayata geçirilmesi gerekir. İşlenmekte olan suçlara karşı kesin tedbirler şart. Polis teyakkuza geçmeli. 10 bin üniversiteli polis projesi behemehâl hayata geçmeli. Bölge iş adamları başta olmak üzere iş adamlarının göç veren bölgelere yatırım için çok cazip teşvikler getirilmeli. Bedava arsa, işçi sigortası, elektrikten muafiyet, vergide yüksek indirim gibi kolaylıklar tanınmalı. Hükümetin aldığı teşvikler sıkı şekilde ve zenginleştirilerek uygulanmalı. Yabancı yatırımcı için de çekici planlar yapılmalı. Kısacası önce mevcut suçlar göğüslenmeli, ardından da ekonomik tedbirler alınmalı. Vize meselesine gelince. Biz, bu teklifi Başbakan Sn. Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı zamanında da destekledik. Yazılar yazdık tv programları yaptık. Aslında ismi vize değil. Fakat basın kolaya kaçarak böyle dedi. O günlerde çok gürültü koparılmıştı. Şimdilerde zaruret olduğu ortaya çıktı. Ne var ki bu zaruret artık yalnızca İstanbul için değil. Bütün Büyükşehir Belediyelerinde ihtiyaç halini aldı. Nüfus meselesine gelince. Artışın bir kısmı cehaletten. Bir kısmı ise ideolojik. Bu noktada devlet kendi eliyle hata işlemiştir. Bazı bölgelerde az çocuk gibi vahim bir tercihe gidildi. Bazı bölgelerse nüfus kontrolü gibi telkinleri işitmediler bile. Bu dengesizlik Türkiye'nin yarınki nüfus yapısını tehdit etmektedir. MGK'nın ele aldığı bu son meseleler, şüphesiz ki devlet çapındadır. Devlet problemin halli için bütün unsurlarıyla hükümete yardımcı olmalıdır. Hükümet de elini çabuk tutmalı. Hadise küçümsenecek gibi değil, yarın iç çatışma bile çıkabilir...