Bu ramazanda da işgal edilmiş ülkeler buruktu, Irak, Doğu Türkistan, Filistin gibi. Bazıları ise yine fukara, daha beteri açtı, mesela Somali, mesela Bangladeş. Bizde ise terör, kutsal ay dinlemedi. Terör, inkârla başlıyor. Ancak münkirin yüreği bu denli taştan olabilir. Taş yürekli olmayan ramazanda tetik çekebilir mi? Cahiliye devri müşrikleri için bile haram/yasak aylar kavramı vardı. Yüzü Güneydoğu toprakları gibi bakır rengi, kavruk ve yol yol derin çizgili baba, geçen hafta habercilere şöyle diyordu: "Oğlumun biri dağda, biri asker, dua ediyorum karşı karşıya gelip de birbirilerini öldürmesinler..." Bu dramı bundan daha çarpıcı ne hikâye edebilir? Bir cemiyet için en korkulacak sosyal hadise orada çok yoksullar ve çok fakirler yapılanmasının yer etmesidir. Orta sınıfın yok olması ülkelerin kendi kendini tehdit etmesidir. Dünyanın kendi kendini tehdidi de fukara devletlerin, işgal altındaki iniltilerin varlığı. Patlak veren ekonomik kriz, şaşkınlık uyandırdı . Neden şaşırılır? Bir yerde zulüm varsa sadece yapanlar değil, seyredenlere de ilahi ceza gelir. Bu iniltiler işitilmediği, adaletsiz bir dünya sömürgeciliği mevcut olduğu için yeryüzü huzura hasret. Öyle bir devir ki güçlü olan haklı, haklı olan mazlum. Onları duymamak, onları umursamamak insana hakarettir. Kaçımız kaç şehit ailesini iftara davet ettik? Kaçımız kaç şehit ailesini bayramda ziyaret ediyoruz? Onların ciğerpâreleri bizler için ölmediler mi? Haberimiz var mı, belki de üç apartman ötede bir şehit ailesi yaşıyor. Belki de sizin müzik sesleriniz o evin gözyaşlarına karışmakta. İki apartman ötede bir fukara aile, hayatla cebelleşiyor. İki apartman ötesi bir tarafa. Kapıcı dairesi adlı insan değerine aykırı mekânlarda kaç çocuk büyüyor? Üst katlarda neler olurken orada hangi duygularla iç dünyalarda fırtınalar esiyor? Biz diyen kültürden ben diyen bencilliğe taşınınca bunlar oldu. Diğerkâmlığı terk edeli ağaçta kurumalar yaşanıyor. Şimdilerde empati aşıları yapılmakta. Yerli aşı daha sağlıklı olmaz mıydı? Yerliden evrensele gidemedik. Mektebe okul diyerek, Dar'ül Fünun'u üniversite yaparak eğitimde çağı yakalayamazdık.