Güneşten kaçılmaz

A -
A +

İlk kısa görüşlü tavırlar, sağ çevrelerden gelmişti, AB Hıristiyan kulübü olarak görüldüğünden şiddetle reddediliyordu. AET'nin bizim için ne felaketlere yol açacağına dair yazılmış dehşetengiz kitaplar cami avlularında bile satılmaktaydı. Daha sonra bu reddiyeci görüş sosyal demokratlar tarafından benimsendi. Onların kaygısı daha başkaydı, 1978'de AT Yunanistan'la birlikte Türkiye'yi de davet ettiğinde devrin başbakanı Bülent Ecevit, "onlar ortak, biz, pazar olacağız" diyerek teklifi geri çevirmişti, Reddiyecilik belki AB'ye girildiğinde de küçük bir zümre tarafından devam ettirilecek, bugün milliyetçilerle, Kemalistler reddiyeci fikri temsil etmekteler. Halbuki biz, Avrupa kültürünü inşa eden asli unsurlardan biriydik. 1352'de sallarla Avrupa kıtasına geçtiğimizden beri Avrupalıyız. Türkler'in ilk göçle tanıştıklarından beri yüzleri hep batıya dönük. Üstelik 1960'larda başlayan işçi akını ile birlikte milyonlarca Türk vatandaşı Avrupa'nın ortasında yer aldı. Keza Müslüman olmamız dolayısiyle Avrupa üzerinde silinmez izlere sahip Endülüs kültürünün de tabii takipçisi durumundaydık. Bunları anlatamadık. Bu macerada 20 yıl, 1963-83 dönemi uyuyarak geçiştirilmiştir. Bulgaristan ve benzeri eski komünist devletçikler, AB'ye girerek insanlığın kavuştuğu ortak nimetleri paylaşmak üzeredirler. '90'lı yıllarımız da kavga gürültüyle geçtiği için AB'ye dair yapılanlar bu birliği teşkil eden ülkeler nezdinde yeterli olmamıştır. AB son dönemde ilk defa karşısında niyetinde ciddi ve icraatlarında tutarlı bir muhatap görmekte. Bugün AB yolunda alınan mesafeyi her düşüncedeki insan takdirle karşılıyor. Sadece bizimkiler değil, batılılar da takdir ediyor. TBMM tarihî kararlara imza atmıştır. Bu yüzdendir ki AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, ilk defa Türkiye'ye geliyor. Prodi, iki hususa vurgu yapmaktadır. AB Uyum yasalarının uygulanma şekli ve Kıbrıs'ta çözüm. Diğer taraftan mevzubahis komisyonun genişlemeden sorumlu temsilcisi Günter Verheugen de Türkiye'nin inandırıcı hamleleri üzerine bize karşı kullandığı o rahatsız edici üslubu terk ederek daha yumuşak ve yakın konuşur olmuştur. Buna rağmen, Verheugen, 2014'ten önce tam üye olamayacağımızı ileri sürüyor. Bu ne demektir? İlk müracaat tarihimiz 1959'dan 2014'e tam 55 sene.. Kim, AB'nin kapısında 55 yıl bekledi? Öyleyse neden 2014? Neden 2005 değil de 2014? Türkiye, ne yapıp yapıp bu itibar kırıcı tarihi 2005'e çekmelidir. Hedefimiz 2005 olmalı. Eğer AB'ye girmek, tarih, siyaset, kültür ve fiili şartlar gereği en tabii hakkımızsa hak verilmez alınır. Kişiler, Prodi, Verheugen ve kurumlar sıkıştırılmalı, kulisler yapılmalı, ve artık hayal hakikat olmalıdır. Yoksa? Evet, yoksa "hiç bir zaman almayacaklar!" diyenler mi haklı? AB Komisyon başkanı, "Türkiye, yağmur değil, güneş getirir" diyor. O halde devlet erkânımız sormalı: "Türkiye, güneş getirecekse, neden kaçıyorsunuz?"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.