Zeki Kuneralp, 1978'de İspanya büyükelçimiz iken eşi, ASALA tarafından öldürüldü. ASALA malum işini PKK'ya devretmeden önceki eli kanlı Ermeni örgütü. Bu örgüt, bir sefirimizin hanımının hayatına bile kasdedebilmişti.
Zeki Kuneralp kimdir?
Ali Kemal'in oğlu....
Peki O, kim?
Ali Kemal, Paris'te tahsil yapmış, liberalizm akımına kapılmış, bir ara Damat Ferid hükumetinde maarif ve dahiliye nazırlığında bulunmuş bir kalem ve siyaset adamı. İstanbul darülfünunu mülkiye mektebinde verdiği derslerde kışkırtıcı bir dil kullanarak, talebe, hoca ve dolaylı olarak ahaliyi Sultan Abdülhamid'e karşı ayaklandırmış ve böylece 31 Mart isyanına yol açanlardan biri olmuştur. Daha sonra ise sermuharrir/başyazar olarak yazdığı ceridelerde/gazetelerde önce İttihad u Terakki ve bilahare de Millî Mücahade'ye karşı şiddetle muhalefet etmiştir.
İstiklal Harbi'nden sonra 4 Kasım 1922 Günü Teşkilat-ı Mahsusa, tarafından berberden kaçırılarak iki gün sonra İzmit'te bölge kumandanı Sakallı Nureddin Paşa'ya teslim edilmiştir. Nureddin Paşa,'nın yanından çıkınca genç zabitler, kendisini oracıkta linç etmiş, kafasını çekiç ve taşlarla ezerek öldürerek ayağına ip takıp sokaklarda sürümüş, ardından da dar ağacına asarak günlerce teşhir etmişlerdir.
Ali Kemal'in linç edilme sebebi, Kurtuluş Savaşına muhalefet ettiği yazıları ile bazı yazılarının da Ermeni yanlısı olduğu iddiasıdır. Hatta bundan dolayı kendisine "Artin Kemal" lakabı takılmıştır. Tenakuza bakılmalı ki böyle bir lakap verilen insanın gelini, Ermeni militanlar tarafından katledilmiştir.
Merhum Zeki Kuneralp gibi Ali Kemal'in torunu Selim Kuneralp de bir diplomatımızdır. Sefir olarak muhtelif devletler nezdinde memleketimizi temsil etmiş, daha sonra da Türkiye'nin BM daimi temsilcisi olmuştur. Devamı da var.... TGC/Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, linçten 80 sene sonra Ali Kemal'i "Şehit Gazeteciler" listesine aldı.
Bu satırlar, şüphesiz ki hain değil ama yaşadığı günlerin şaşkın bir kavgacısı olan bir kimsenin dramatik hayatından ibretlik özettir. Bu ülke, bir şarklılık illetinden midir her nedense insanları hem çabuk kahraman yapmakta ve hem de onlara çok çabuk bir şekilde hain damgası vurabilmektedir.
Sultan Abdülhamid'e "hain" niyetine "Kızıl Sultan" dendi, bu Hakan ve Halife hayatını hapiste tamamladı. Sultan Vahideddin'e "vatan haini" dendi, gurbet şartlarında tabutuna haciz konmuş olarak bu dünyaya veda etti. Ali Kemal'i anlattık. Kâzım Karabekir, ipten kıl payı kurtuldu. Adnan Menderes, mahkeme adlı bir şebeke tarafından asıldı. Şair, yazar ve san'atkarları saymıyoruz.
Bu isimlerin hepsinden bugün şöyle veya böyle özür dilenmiştir.
Bu yazıyı niçin yazdık?
Akil İnsanlar, hiç hak etmedikleri bir tarzda taarruza maruz kalarak bazılarınca hain ilan edilmekteler...
Hiç oralı olmasınlar.
Bu huy, bu toprakların hastalığıdır.
Bugün galiz bir dille hakaret ederler, yarın devlet töreniyle özür dilerler.