Hain, satılmış vs...

Yine çok kolayca hain üretilecek. Birileri, birilerine gözünü kırpmadan kurşun sıkar gibi gözünü kırpmadan "vatan haini" diyecek "Kıbrıs'ı sattı" diyecek vs... Bunlar, çok yanlış yakıştırmalar. Böylesi sloganlardan çıkıp gelmiş nesilleriz. Satılmış, hain, vatan haini, komünist, faşist, Amerikan uşağı, Maocu, mürteci, dinsiz, cumhuriyet düşmanı ve daha sürüyle slogan, hayatımızı alt üst etmiş, toplum kamplara bölünmüştü. Semtler hatta şehirler kurtarılmıştı. Herkes kendine göre diğer taraf için çamur atmaktaydı. Çamur atıyor, saldırıyor ve iyi bir iş yaptığını sanıyordu. Bir koca nesil yanıldığını 10 sene sonra anladı. O günler geri gelmemeli. Kıbrıs, Türkiye'yi bölmesin. Bu elbette fizikî bir bölünme olamayacak ama düşmanlıklar filizlenebilir. Garip olan, dün karşılıklı olarak bu sloganlarla birbirlerine saldıranların bugün kol kola girerek bu defa başkalarına "satıyor", "sattı" gibi ithamlar yöneltmeleri. Kimsenin bir şeyi ve bir yeri sattığı yok. Mümkün mü? Bir müzakere yapılmış ve bir noktaya varılmıştır. Daha KKTC halkı konuşacak. TBMM tasdik edecek. Ne Rauf Denktaş dinozor ve ne de Recep Tayyip Erdoğan hain. Kimse kimseye diş bilemesin. Erdoğan, ilk günden olanca iyi niyetiyle Kıbrıs'ı çözmek için asıldı. AK Parti hükümeti müzakerelere asılırken KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın ısrarla bazı noktalar üzerinde durması hükümeti daha uyanık ve dikkatli olmaya mecbur etti. Bunların ikisi de yerinde. Kimse hain değil. Herkes kendi açısından bakıyor. Hava sertleşmemeli. Kıbrıs'ı kurtaralım derken içerde ekonomi berbat olabilir, istikrar bozulabilir. Dışarıda ise zaten vahim gelişmeler olmakta. Haber başlıkları her şeyi ortaya koymuyor mu? "ABD cami bombaladı, 40 ölü!". Onun için kapalı kapılar ardında hayaller görerek hain üretmeye kalkışmamalı. Kavgaya değil, diyaloğa ihtiyaç var. Ülkesini seven, Kıbrıs'ı seven birbirine elini uzatır, birbirini dinler. Bunları yapan görecek ki kendi açısından başka açılar da var, kendi aklından üstün akıllar da mevcut.