Harp ve sulh

A -
A +

 
Sırrı Süreyya Önder, 'mektup faslı bitti, bundan böyle görüşmeler BDP üzerinden yürür. 25 Nisan'da Kandil'in yapacağı açıklamayı takiben silahlı unsurlar, sınır dışına çekilmeye başlar' haberini verdi. Kandil'in 'ben de varım' tarzındaki  gösteri çabaları, İmralı tarafından silindiği için sınır dışına çekilmeyi engelleyici bir açıklama olmaması beklenmekte.
Bir kere daha ifade edelim, bu barış arayışı son fırsattır:
Terörün başladığı yıl doğanlar, bügün 30'una vardılar. Nesiller değişirken ortak değerler giderek uzaklaşmakta. Yarın artık "kıblemiz bir" demek de bir şey olmayabilir.
Halbuki daha "barış" sözü edilirken bile doğu ve güneydoğu kazanmaya başlamıştır. Şimdiden buralara yatırımlar gittiği söyleniyor, yerli turist ziyaretleri de çoğalmış olmalı. Doğu ve güneydoğudan gelip, batıda zengin olmuş iş adamları  da doğdukları topraklara yatırımdan kaçınıyorlardı.
Yine tekrarlayalım ki güdülen strateji, son derecede isabetli oldu. İktidar, evvela sancılı bölgelere yollar, havaalanları, hastaneler, okullar, üniversiteler yaptı, kültürel haklar tanıdı. Bir taraftan da silahlı mücadeleden taviz vermedi. Sonuçta Kürtçüler,  taban zaafından  kaygılandılar. Her şey yerli yerine oturduğunda kürt partisine serbest iradeyle gidecek oy yüzdesi, 2 civarında kalır.
Kanaatimiz o ki  barış, çok zor değil, tahminlerden daha kolay tesis edilecektir. Doğu ve güneydoğu halkı, yarı esaretten kurtuluyor.
Temenni edilirdi ki barış ikliminde CHP ve MHP'nin de dahli olsun. Ne var ki bir tarafta silahlar susarken, beri tarafta şiddetli polemik yaşanabiliyor. Siyaset sahası bazen  poligona dönmekte. Barış komisyonuna üye vermekten dahi imtina edildi. Halbuki, "ölümler bitsin, göz yaşları dinsin, bölünme tehlikesi atlatılsın, barış bir daha gitmemek üzere gelsin de varsın biz kaybedelim!" denebilseydi, bunu diyen kazanacaktı. Nitekim Tayyip Erdoğan, "iktidarımız pahasına barış müzakerlerine devam edeceğiz!!!" dediği için oylarını yukarı çekebilmekte.
Türkiye, bir beyaz sayfa açmak zorundaydı. Önüne büyük hedefler koyan bir devlet, terörden kurtulmalıydı. Bunu akıl ve mantık  emrediyordu. Madem ki devlette de  Kürtçülerde de barış arzusu üst üste çakıştı, o zaman bu arzunun üzerine barışı behemahal inşa etmek şart ötesi şarttır.
Kanı kanla yumazlar...
Ölenler, Türk'ün de Kürt'ün de kaybı.
Taşa toprağa gömülen servetler, Türk'ün de Kürt'ün de parası.
Kayıp yıllar Türk'ün de Kürt'ün de ömrü.
Türk de Kürt de 'affeden Peygamber'in -aleyhisselam-ümmeti...
Bundan böyle sertlik değil, ateş değil, kurşun değil barış vaktidir, harp geride kalsın, sulh olsun, acıları içe gömüp tebessüm edebilme günüdür.
Kanları yıkamak için kardeş nehirler Fırat'la Sakarya'nın suları yeter.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.