Harp ve Sulh

A -
A +

Öfke baskın gelerek Barış Müzakerelerinde köprüler atılırsa barış düşmanlarına destek olunmuş olur.
Savaşa öfke ve asabiyet, barışa itidal, sabır ve aklıselim hakimdir. Birincide kana kan, dişe diş karşılık verme, ikincide yani barışta ise affetme, dengeli hareket ve huzuru elde etme esastır.
Bu sebeple; münakaşa, kavga ve savaş kolaydır. Barış ise bağra taş basmayı, fedakârlığı gerektirir. Hudeybiye Muahedesi'nde hemen neredeyse her madde Müslüman taraf aleyhine olduğu halde diplomaside de deha olan Şanlı Peygamber'in -aleyhisselam- sözleşme metninin imzalanmasını buyurmaları, başta Hazreti Ömer olmak üzere bazı dâvâ arkadaşlarını hayrete düşürmüştü. Peygamberimizin anlaşmayı imzalatmalarının sebebi, bu anlaşmayla görüşme kapılarının açılmasıydı. Mekkeli mü'minler, Medine'yi ziyaret edebileceklerdi. Medineli tüccarlar Mekke'ye, Mekkeli tüccarlar Medine'ye gidebileceklerdi. Böylece insanların görüşüp konuşabilme imkânları doğmaktaydı. Ümmet Tarihi'mizin bu altın sayfası da göstermekte ki barış için görüşme ve konuşma kapılarının açık kalması şarttır...
Şu günlerde iyi ve kötü haberleri iç içe yaşamaktayız:
Evlatları ellerinden alınan yiğit anaların korkmadan seslerini duyurmaları, 2014 yılı birinci çeyreğindeki büyüme hızının 4.3'e varması, Merkez Bankası nakit terakümünün 131 milyarı bularak aralık kargaşası öncesindeki miktarı yakalamak üzere olması, Washington'un İran'la nükleer görüşmeleri yaptığı takvimle eş zamanlı olarak Ankara'nın da Tahran'la iyi komşuluk ve daha ucuza gaz temini görüşmeleri yapmaları, Kürt petrolünün Türkiye eliyle dünyaya pazarlanması iyi haberlerdir.
Lice'de gösteriler yapılması, o gösterilerde birkaç ölüm olması, yine Lice'de bir çocuk eliyle askerî birlikten mübarek ve mukaddes bayrağımızın indirilmesi, muhtelif yollarda hendek kazılıp yolun trafiğe kapatılması, Türkiye üzerinden dünya pazarlarına sevki yapılan Kürt petrolünün limanlara sokulmaması kötü haberdir.
Yukarıdaki iyi haberlerin hiçbiri sürpriz değildir.
Kötü haberler sürpriz mi?
Onlar da sürpriz olmasa gerek.
Çünkü düveli muazzama, bugün de aynen karşımızdadır. Büyük Türkiye'yi, Cihan Devleti Türkiye'yi tehdit unsuru olarak görmekteler. IMF'yi yollamış Türkiye, barışı gerçekleştirirse, Kürt petrolünü pazarlarsa, bu köprüleri, kanalları, yolları meydanları yaparsa, Osmanlı Milletler Topluluğuyla birlikte aslına dönerse onu kimse tutamaz. Bu yüzden PKK'yla Kandil'i kullanmaktalar. Örgüt, yakında "Abdullah Öcalan ajandır, Kürtleri sattı, bir hain temsilcimiz olamaz!" derse kimse şaşırmasın. 30 yıldır dağda olan, terörü meslek edinmiş bazıları, her çareyi deneyerek barışa kurşun sıkmakta, düveli muazzama, Suriye ve İran'a hizmet etmekteler.
Bu barışta unutmamalı ki asırlık ihtilaf, 30 yıldır süren savaş bitirilecek. Bugün 30'lu yaşlarındaki militanlar, bu savaşın içinde doğup büyüdüler. Daha da ağır tahrikler beklenebilir. Tedbir almalı fakat öfkeye kapılmadan barış yürüyüşüne devam etmeli, köprüleri atmamalıdır. Harbi yapanlar yaptı. Bakalım sulhün kahramanı kim olacak? Ve yine bakalım, bu tezgâhlanmış ihtilafın Harp ve Sulh romanını kim yazacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.