Eğer derebeylik devrinde değilsek ve eğer dünyada "adalet" denen bir gerçek varsa suçluların hesap vermeleri lazım. Onlar hesap vermeyecekse milletlerarası mahkemelerin hiçbir önemi yok. Demek ki o mahkemeler, diş geçirilen devletler için. Suç ne, suçlu kim? Suç, insanlık tarihinin hukukta ve ilimde zirve ismi İmamı Âzam'ın kabrinin kurşunlanması. Suç, insanlığın ortak mirasını barındıran Bağdat müzesinin talan edilmesi, ateşe verilmesi, binlerce yıllık emsalsiz eserin yok olması. Bir sokak çocuğu, dünyanın neresinde olursa olsun bir simit çalsa, bu suçtur. Dünyanın neresinde olursa olsun bir baraka yakılsa, içindeki eşyalar alınsa bu da suçtur. Hiçbir hukuki zemini olmadan bir küçücük Afrika devleti, haritada yeri olmayan bir başka devlete girse bu da suçtur. Bunları küçük çocuklar veya küçük devletler, yapınca suç olurken ABD, İngiltere yapınca suç olmaktan çıkıyor mu?. Saddam Hüseyin'in adamları olduğu bugün net bir şekilde anlaşılmıştır. O'nu bahane ederek güzelim Bağdat mahvedildi. Yetmedi İmamı Âzam hazretlerinin türbesi vuruldu. Yine yetmedi. Akıl hafsala almaz bir anlayışla Bağdat müzesi yağma edildi, yağma ettirildi ve yakıldı.. Bu müze aynı zamanda Selçuklu ve Osmanlı tarihine dair esaslı bir kaynaktı. O vesikaların ortadan kalkmasıyla bizim tarihimizin de bir yanı göçtü. Binlerce eser çalındı, yandı, yok oldu. Babil, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı medeniyetine dair çok şey ortadan kalktı. "Tek dişi kalmış canavar" bunu bilerek ve isteyerek yaptı. Ortadoğu'nun sadece petrol ve yeraltı madenleri sömürülüp çalınmıyor. Aynı zamanda tarihî miras da ya çalınmakta ya yok edilmekte. Bunu yapanlar insanlık suçu işlemişlerdir. Vardıkları nokta da asla zafer değildir. Çocuk öldürerek, kitap yakarak, eser çalarak, türbe kurşunlayarak zafer olur mu? Ona haramilik veya çete hareketi denir. Aslında o da değil. Çeteler, haramiler, mafya... onlar dahi din ulularıyla kitaplara hürmetkârdır. Sahte muzaffer kumandanlar yüz kızartıcı suç işlemişlerdir. Hülagü'nun barbarlığını tekrarladılar. Bu suçun failleri Bush, Blair ve onların ekibidir. Dünyanın karşısına "Saddam" diye bir diktatör çıkartarak herkesi aldatmış, sonra onunla işbirliği yaparak dine, tarihe, kültüre, medeniyete ve insanlığın ortak mirasına karşı suç işlemişlerdir. Bundan böyle insanlık, bu vandalizmden dolayı adaleti harekete geçirmelidir. Herkesin dava açma hakkı vardır. Türkiye, o müzedeki eserlerin en azından bir kısmının sahibi ve İmamı Âzam Ebu Hanife'nin vatandaşlarından çok büyük bir kısmının mezhep kurucusu olması sebebiyle birinci dereceden taraftır. En evvel dava açacaklardan biridir. Koalisyon devletlerine ve onların yöneticilerine karşı tazminat ve ceza davası açılmalıdır. Bu yapılmazsa hukuk inandırıcılığını kaybeder.. Bu yapılmazsa Neron ve Hülagü de suçsuz olur. Bu yapılmazsa dünyada bir derebeylik rejiminin varlığı kabullenilmiş olur. Bu yapılmazsa 21. Yüzyıl, suçlular çağı olur. Gelecek yüzyıllar bu yüzyılı mahkûm eder. Ancak.. Bu yapılır. Bir gün yapılır. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. Miloşeviç, Hitler hatta Saddam birer ibretlik numune değil mi? Zulüm işlendikten sonra demokratik diktatörle, anti demokratik diktatör arasında fark kalmaz. İkisinin yaptığı da zulüm olur. Zalime bir gün "sanık ayağa kalk!" derler.