Hukukçular da Van'a gitsin mi?

A -
A +

Türkiye, bir hukuk devleti ise bir mahkeme nasıl linç edilmekte? Van 100. Yıl Üniversitesi rektörünün adı bir yolsuzluk olayına karıştığı için tutuklandı. YÖK tutuklamaya ateş püskürüyor. Önce rektörleri Ankara'da topladı. Sonra aynı rektörlerle Adalet Bakanının odasına girdiler. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in konuya dair tutumu da sözleri de çok yanlış. Şunu diyor: -Bu rektöre sahip çıkmak, cumhuriyete sahip çıkmaktır. Katıksız mübalağa örneği. Erdoğan Teziç'in iddiaasına göre adı geçen rektör, Van Üniveristesini çağdaşlaştırdığı için bunlarla karşılaşmakta. Bir üniversitenin mazisine zımnen hakaret ediliyor. Kim rektörün başını derde soktu? Tabiî ki iktidar. Nasıl olur? Mahkemeler iktidarlardan talimat mı almakta? Böyle bir iddia mahkemeleri töhmet altına sokmuyor mu? İddianın kastı bu. Rektör, bir takım hamle ve yenilikler yapmış, yapılanlardan rahatsız olan AB maskesi arkasındaki gerici AK Parti iktidarı, Yücel Aşkını hedef seçtiğinden onu tutuklatmıştır. Yücel Aşkın bahane. Politika yapılmakta, siyaset yoluyla alt edilemeyen iktidar kuşatılıyor. AB Muhalifleri, tutuklama meselesine sarılacaklar. Onun için işin içine cumhuriyet-laiklik, ilericilik-gericilik gibi alakasız sözler katılmaya başlandı. Halbuki Ankara'da bunlar yaşanırken Van'da hukuki bir işlem daha yapılıyordu. Rektör, bir üst dereceli mahkemeye müracaatla tutuklama kararının kaldırılmasını talep etti. Talep reddedildi. Demek ki bir mahkeme daha tutuklamayı lüzumlu görmüş. YÖK çok yanlış yapıyor, Erdoğan Teziç, YÖK'ün itibarını tehlikeye atıyor. Yarın mahkumiyet olur, karar, bütün dereccattan, kademelerden geçtikten sonra hüküm kesinleşirse ne olacak? YÖK, O zaman ya bu kararı tanımadığını ilân edecektir. Buna hak ve yetkisi yok. Veya bir suçluyu korumuş olacaktır. Biz asla davanın esası üzerinde değiliz. Her sanık aksi sabit oluncaya kadar masumdur. Tutuklama hüküm değil. Temenni ederiz ki Yücel Aşkın da beraat edebilsin. Bunları hiç yaşamamış olsun isterdik. Ancak insanın başına her şey gelebilir. Müsnet suçun iftira mı hakikat mi olduğunu mahkeme tesbit edecektir. Kötü olan bir mesleki kuruluşun kendi mensubu tutuklanınca adliye üzerinde kurmaya çalıştığı baskı ve ortadaki niyettir. Yapılabilirse önce mahkeme sonra iktidar linç edilecek. Gözler önünde bunlar cereyan ettiğine göre perde arkasında kim bilir neler olmakta neler dönmekte. Şimdiden sonra tutuklama talebinde bulunan savcı, kararı veren mahkeme, itirazı reddeden hakimin başına bir şey gelirse bunun hesabını kim verecek? YÖK kanunsuzluk içinde. Muhakeme sonunda sanık beraat etse bile kamu vicdanında mahkum olacaktır.. Zira vatandaş, YÖK baskı yaptı, mahkeme beraat verdi diye düşünecektir. Buna rağmen hadise siyasi tırmanışta. İşte CHP de karıştı. Bazı köşe yazarları dahil oldu. Yarın gençler sokağa dökülebilir. 27 Mayıs 1960 Öncesini hatırlıyoruz. Demokrat Parti, ondan da önce Adnan Menderes düşmanı bir kısım profesörler, önce üniversite gençliğini, sonra harbiyelileri kandırmış, askerin zihni bulandırılmıştı. Sağ duyu hakim olmazsa bu gidişat o günlere çıkar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı çok uyanık olmalı. Mesele katiyyen hafife alınamaz. İşte bakan odasında gövde gösterisi yapan rektörler pazar günü de Van'a gidiyorlar. Sebep zahiren bir meslektaşlarına destek vermek. Hukuk desteği verebilirlerdi. Fakat bu bir eylem. Mahkemeyi caydırmaya, geri adım attırmaya matuf bir davranış. Üniversite tekrar sokak hareketlerine yol açıyor. Onlar bir meslektaşları için yürürse yarın da başka sanığın bağlı olduğu kuruluşlar yürüme hakkına sahip olur. Sanık Yücel Aşkın'ın meslektaşı rektörler yürürse o mahkemeyi teşkil eden savcı ve hakimlerin meslektaşı avukat, savcı ve hakimlerin de yürüme hakkı doğmaz mı? Hukukçular bunu yapmazlar. Sorumlu kimse yapmaz. Yapanlarsa Türkiye'ye kötülük yaparlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.