Terör sürecinde ormanın içinden çıkılamadı. Görülen, çok kere tek tek ağaçlar oldu. Orman, bütünüyle kavranamadı. Türkiye'mizde dergâh şeyhlerinden bir haylisi Kürt'tür. Bunların bazısı Türkçe dahi bilmezler. Ama Türk, Kürt, Laz... kim kapılarını çalmışsa gelenlere kucak açmış ve Hak yolda rehber olmuşlardır. Birliğimizin harcı o muhterem insanlar, Kürtçülüğü dinsizlik kadar tehlikeli bulurlar. Kısaca şöyle de denebilir. Türk'ün şeyhi umumiyetle Kürt'tür. Önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Tek parti zulmünün ülkeyi kasıp-kavurduğu dönemlerde Lazlar olmasaydı bu millet Kur'an okumayı, Kürtler olmasaydı namaz kılmayı unutabilirdi. "Kız aldık-verdik" diye akrabalık bağını herkes dile getirmekte. Ancak, bizim dediğimiz ondan öte bir gerçek, din bağı perçindir. Şu yeni tezimizi de sizlerle bir kere daha paylaşacağız. Nitekim zirveyle de paylaşmıştık: En az bir asırdan bu yana İslam Coğrafyasının hangi ülkesinde işgal, ihtilaf ve savaş varsa orası Sünni bölgedir. Ya yekpâre Sünnidir veya Sünni çoğunluğu vardır. İşte o işgal, ihtilaf ve savaşlar, bu Sünni gücü kırmak içindir. Şurasına bilhassa dikkat etmeli. Kürtler, çok büyük ekseriyetiyle Sünnidir, Türkler de öyle. Böyledir ki Türk'ün şeyhi Kürt olabilmekte. Düveli muazzama için dün en büyük tehlike Sünni İslamdı. Bu emperyal dünya nazarında bugün de en büyük tehlike Sünni İslamdır. Sünni Müslümandan taviz koparamayacaklarını bilirler. Bir taraftan işgal ve savaşlar yaparken diğer taraftan onları fundamentalist, radikal, gerici hatta terörist diye yererler. Baharat Yolu, İpek Yolu, yeraltı zenginliği, petrol ve su gibi sebeplerle bir yerler değerliyse ve oralarda da Sünni Müslümanlar meskunsa önce sınanır, eğer işgal gerçekleşemezse veya vaki işgalle hedefe varılamazsa o zaman içten parçalama metodlarına gidilir. Bu bir düveli muazzama stratejisidir. Yirminci asrın ilk çeyreğinde Türklere dinsizleştirme projesi uygulandı. Bu proje son çeyrekte de Kütlere tatbik edildi. Hedef, Türkleri dinsizleştirmek ve Kürtleri dinsizleştirmek suretiyle onları ırk öncelikli olarak düşman hâline getirip Sünni gücü kırmaktı. Türklere uygulanan bu proje 50 yıl sürdü. İsimlerin moğollaştırılmasından Kur'an okumanın yasaklanmasına kadar her şey o projenin parçasıdır. Fakat proje büyük zayiat verdiği hâlde muvaffakiyet olmadı. Bu defa Kürtlere döndüler. Aynı şablon onlara uygulandı ve devam ediyor. PKK bu projenin Stalinci ürünüdür. Şimdi devlet, çok yönlü görüşmeler yapıyor. Taktik tutmuştur. Yaz-kış demeden teröre karşı amansız şekilde mücadele verildi. Terör merkezleri müzakereye mecbur kaldılar. Hedef huzurdur. Hedef, uluslararası büyük planı bozmak olmalıdır. Ufuklu bakmalı, dedikodu değil, teklif ve çözüm üretilmeli. Huzura çıkan her yol mubahtır. Nerede, ne zaman, kiminle görüşme olursa olsun. Yeter ki huzura varalım. Kan dursun, barış gelsin. İnsanlar ölmesin.