İdealizm öldü mü?

A -
A +

Batıda idealizmin ölmediği bir gerçek. Son örneği de çok taze. İspanyolların Real Madrid takımı, Kuzey Irak'ta futbol okulu açıyormuş. Başında da bir papaz bulunuyor. Aynı takımın dünyanın muhtelif yerlerinde 14 kadar daha okulu varmış. Futbol okulu gibi su götürür bir çalışma. Ve bu çalışmanın milletlerarası plana taşınması. Hele hele Irak gibi savaşın cereyan ettiği bir memleketin ihtilaflı bir bölgesinde futbol okulu kurulması. Bunlar hesapsızlığın değil, bir planın eseri. Aynı İspanyollar, Mostar dağına da bölgenin Müslüman unsurunu çok rahatsız eden devasa bir haç dikmişler, bunu görmüş ve yazmıştık. İspanya ve Bosna, İspanya ve Kuzey Irak. Birinin dağına haç dikiyor. Diğerinin şehrine futbol okulu açıyor. Bunların hiç biri İspanyol hükümetinin doğrudan aktivitesi değil. Haçı İspanyol kilisesi dikiyor. Okulu bir futbol kulübü kuruyor. Savaştan çıkmış bir Bosna'da Müslüman, Hırvat ve Sırplar arasında yaralar sarılacağına kör parmağım gözüne kabilinden şehrin tepesine saplanan bu haç, tam tersine savaşı körüklüyor. Halbuki o haç/salip parasıyla insanların iş sahibi olacakları bir işletme açılabilirdi. Bosna gibi hatta ondan bin beter şekilde Kuzey Irak'ın işe, iş yerine ihtiyacı var. İspanyol onların yerine futbol okulu açıyor. Başrolde barış gönüllüleri, onların da başında papaz. Futbol, Kuzey Iraklı Kürt'ün ihtiyaç sıralamasında belki 500. sırada gelir. Olsun. Bunlar İspanya milli menfaatlerini alakadar etmez. İdeal sahibi devlet, kiliseyi, futbol kulübünü, sivil toplum kuruluşunu hedef seçtiği noktaya gönderip orada lazım gelen her türlü çalışmayı yapar. İspanya deyip geçmeyiniz. Avrupa'nın öteki ucunda Türkiye'ye çok benzeyen bu ülke ile tarihten beri süre gelen ilişkilerimiz var. Bu ilişkilerden bazıları Endülüs Müslümanlarına kıyılıp, Endülüs medeniyetine kasdedilmesi gibi fevkalade üzüntü vericidir. Bazısı ise kültürel çapta. Mesela Cervantes bizde en çok okunan batılı yazar sıralamasında şüphesiz ki ilk 10'a girer. Şu günlerde dahi İspanyol ressam Picasso'nun resimleri SSM'de sergileniyor. O haçlar, futbol okulları, yazarlarını, ressamlarını gündemde tutmak dünyaya "varım" mesajıdır. Avrupa'nın bir Almanya, Fransa, İngiltere gibi birinci lig devletleri var. Bir de İtalya İspanya gibi ligin sonlarında yer alan devletleri. Eskiden o sıralarda Portekiz, Hollanda vs. de yer alırdı. Ki her biri kendi çapında sömürgeciydi. Bu sıralama, Türkiye açısındandır. Latin Amerika ülkelerindeyse İspanya ve Portekiz ilk sıralarda. Oralarda İspanyolca ve İspanyol medeniyeti birincidir. Nitekim bir ara ABD'de bile İspanyolca hani neredeyse birinci dil olup İngilizceyi devirecekti. İşte o haç ve o futbol okulu bu iddiadaki bir devletin eseri. İspanya futbol bahanesiyle Kuzey Irak'a adım atıyor. Ümidi şu olamaz mı? Bir gün Güney Amerika gibi Kuzey Irak'ta da birinci dil İspanyolca olabilir. Bunlar Katolik ruhun eseridir. Türkiye, bu noktada çok kötü vaziyette. Ruha giden bütün yollar tıkandı. İnsanın hep, sürekli, biteviye hayvani tarafı desteklendi. İşte Kapıkule. Utandıran bir rüşvet kepazeliği, rezil bir zina halkasıyla kenetlenmekte. Orası öyle de başka yerler yok mu? İcra daireleri, tapu daireleri, trafik, ihaleler vs. vs. rüşvetten âzâde mi? Yiyen, içen, çiftleşen, idealsiz, kaygısız, dertsiz, tasasız insanlar memleketine dönüyoruz. Tahsilse en iyisi, lisansa var. Fakat ruh yok. Ruh olmayınca ideal hiç olmaz. Türkiye'nin en köklü milli eğitim hedefi ideali yaşatmak, ayağa kaldırmak ve nesillere aşılamaktır. Ama nasıl, ama nerede, ama ne pahasına?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.