İhanet

A -
A +

İhanet, insan soyunun işlediği en âdi fiillerden biridir. Eşe, arkadaşa, şirkete, vatana... karşı olabilir. Bu fiili işleyene hain denir. Zıddı sadakat veya kahramanlıktır. Son günlerde bir "hain" furyasıdır gidiyor. Furya, "Vahdettin hain değil miydi?" sorusuyla başladı, hız kesmeden devam ediyor. Tartışmanın çıkma sebebi, Bülent Ecevit. Eski başbakan, ilerlemiş yaşında Osmanlı tarihi yazmaya karar vermiş. Kitap bitmek üzereymiş. Ecevit tarih kitabında "Vahdettin hain değildi" diyormuş. Kendisiyle yapılan röportajda da son padişaha hiçbir zaman hain demediğini ayrıca dile getiriyordu. Bunun üzerine klasik CHP'liler, klasik solcular, bazı laikçiler Ecevit'i topa tutmuş durumdalar, demediklerini bırakmıyorlar. Bazı hususların üzerinde durmak gerekiyor: Bir kere, tarih kitabı yazmak ihtisas ister. Ecevit'in aktif siyasetten çekilmesiyle bu kitabı yazdım dediği zaman süresinde Osmanlı tarihi yazılamaz. Olsa olsa nakil yapmıştır. Buna rağmen böyle bir tartışma çıktı. Niçin? Sebebi çok basit, reklam. Kitabın çıkacağı medya grubu, ince bir taktikle konuyu reklam malzemesi yaptı. Kitap çıkınca satış patlaması yapabilir. Trilyon harcansa bu reklam olmazdı. İkinci husus, Ecevit, belki Sultan Vahdettin için doğrudan doğruya hain dememiştir ama muhaliflerine "bunlar Vahdettinci" gibi ithamlar yaptı gibimize geliyor. Hafızamız bizi yanıltsa bile şu soruya ne cevap verecektir? Bu yaşa kadar neredeydi? Filozof Rıza Tevfik, Sultan Abdülhamid'e karşı 31 Mart Vak'asını düzenleyenlerden biridir. Zaman kendisine ne kadar hata ettiğini gösterir. Hastanede son nefesini vermeden önce Necip Fazıl'a haber yollar. Misafiri gelir, ona bir kâğıt uzatır. Bu bir şiirdir, sonradan meşhur olan "Sultan Hamid'in Ruhundan İstimdat". Ecevit'inki de o misal. Üstelik Ecevit'in Türkçe'si tarih kitabı yazmaya elverişli değildir. Ayrıca tarih kitabı da şiir kitabı kalitesindeyse orada kalsın. Buna rağmen niyet ne olursa olsun meselenin tartışılması faydalı olmuştur. Bir diğer husus. Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya Sultan Vahdettin'in gönderdiğini bütün tarafsız tarihçiler 50 senedir yazmaktadır. "İhanet ettiği" iddiası ise bir yakıştırmadır. Böylesi ithamlar, bir dünya klasiğidir. Rejimler değişince yeni rejimler kök salabilmek için önceki rejim ve kişileri suçlarlar. Yoksa adama "neden devirdin?" diye sorulur. Vahdettin'in vatanı terk etmesine gelince, hata olmuştur. Evet, ölüm tehditleri alıyordu, dönme ümidiyle gitmişti ama yine de İngiltere'ye iltica ederek gitmesi yanlıştır. Hata ile ihaneti karıştırmaksa ahmaklıktır. Bugün dahi bir Türk devlet adamına galiz ifadelerle saldıranlar Nazım Hikmet mevzubahis olunca farklı kampta ve kanaatte yer almaktalar. Sistem bir tarafa bir padişah için "hain" diğer tarafa da bir şair için "hain" dedirtti. Sağcılar da Nazım için yıllarca hain deyip durdular. Oysa Nazım Hikmet Ran yurt dışına çıkmasaydı öldürülecekti. Kimsenin kimseye "yerinde kal seni öldürsünler" demeye hakkı olamaz. Bu noktada Padişahla şair aynı çizgidedir. Buna rağmen biz, aynı zamanda halife de olan Vahdettin keşke yerinde kalsaydı, İstanbul'u terk etmeseydi diyoruz. Bir de ilginç bir taraf var. Bülent Ecevit malumu ilan edecek. Kitabı şimdiden büyük bir satış şansı yakaladı. Halbuki aynı meselede Necip Fazıl, bir kitap yazdığı için mahkum olarak öldü. Necip Fazıl Kısakürek, "Vahidüddin" isimli eserinden dolayı yargılanıp mahkum oldu, kitap yasaklandı. Yargıtay kararı tasdik etti. Yazar, ancak Ayhan Songar'ın hapse giremez raporuyla bir kere daha hapishaneye atılmaktan kurtuldu. Eğer rapor almasaydı içerde ölecekti. Bizim Vahdettin için keşke gitmeseydi dediğimiz gibi eminiz ki bazıları da Necip Fazıl için "keşke bir doktor raporuna sığınıp kurtulacağına hapiste ölseydi" dediğini duyar gibiyiz. Hadiseler kendi zamanlarında değerlendirilir, keşkelerle değişmez. Doğru tarih hadisenin üzerinden bir asır geçtikten sonra yazılabilir. Dünya budur. Bazıları tarih yapar, bazıları tarih yazar, bazıları para kazanır. Bütün mesele her hal-ü kârda namuslu olmak. En başta da fikir namusu gelir. En büyük ihanet fikir ihanetidir. İhanetin bu türlüsünde bir kişi veya kuruma değil yüzyıllara kötülük yapılır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.