İki kutuplu dünyadan iki cepheli dünyaya

A -
A +

20. Asrın ortalarına kadar "Hıristiyan âlemi" ve "İslâm âlemi" kavramları vardı.  "Ehli salip-ehli hilal" diye de ifade edilirdi.
Bunlar, yüzyıllara  yayılmış dinler savaşının tezahürüydü...
Miladi takvimle 611'de İslamiyet,  vahiy yoluyla son Peygamber Muhammed aleyhisselama tebliğ edilmeye başlanmıştı.
Bu yeni ve son din, "hak geldi, bâtıl zail oldu!" diyerek semavi olsun veya olmasın önceki bütün dinlerin hükümsüz olduğunu haber veriyordu. Hak dinin tebliğ edilmesiyle birlikte düşmanlık başladı.
İslamiyet, önce yakın çevre putperest  müşriklerle, sonra ikinci çevre Yahudi şehir devletleriyle, üçüncü olarak da süper güç Hıristiyan Şarkî Roma ve ikinci süper güç ateşperest İran'la mücadeleye girişti.  
Hilalle Haç'ın kavgası doğmuştu. İki cephe vardı; İslam Cephesi ve Hıristiyan Cephe. Yahudiler, Şanlı Peygamber önünde  628'de Hayber'de hezimetine uğramalarından 1948'e kadar bir daha Müslümanlara karşı silah kullanamadılar. Onlar, artık silah olarak ticareti kullanacak, sonra da bunun yanısıra sanayi, basın-yayın, sanat ve kültüre el atacaklardı. Bu hali saklamak için 1948'e kadar mağdur, mazlum, garip rolünü benimsediler.
Sevgili Peygamberimiz zamanında 629'da Mute'de 3 bin mücahid 100 Bin kişilik Bizans ordusuyla çarpışmıştır. Bu ilk mücadeleyi bir yıl sonra Tebük Harbi takip edecek, Bizans ordusu, 30 bin kişilik İslam Ordusu önüne çıkamayacaktır.
Peygamberimizin ahireti teşrifleri olan 632'den 42 sene sonra 674'te ise Yezid bin Muaviye komutasındaki İslam Ordusu, İstanbul'u kuşatacaktır.
Peygamberler Peygamberi İstanbul ve Romayı hedef göstermişlerdir. Asrı Saadetten sonraki bütün İslam devletlerinin en büyük arzusu bu hedeflere varmaktır. Birinci adımı Fatih Sultan Mehmed gerçekleştirmiş, ikinci adımı gerçekleştirecekken ömrü vefa etmemiştir.
Anadolu, Kudüs, Filistin hattı haçlı ordularını karşılama ve savma bölgeleridir.
629 Mute Savaşından 1914 Birinci Dünya Harbine kadar  Hilalle Haç'ın mücadelesi harp amansızca devam etti. Avrupa,  Haçlı İttifakı adıyla hareket etti. Bu gücün bugünkü riyakar adı Uluslararsı Koalisyondur.
Birinci dünya harbi ve sonrası hesap edilemeyen iki neticeye sebep oldu. Bunlardan biri  1917 Ekim ihtilaliyle Rusya'da komünizmin doğması, ikincisi de İngiltere'nin yerini Amerika'ya bırakmasıdır. İngiltere, harbin kibirli galibidir, haritaları  değiştirmiş, imparatorlukların tasfiyesinde baş rolü oynamıştır. Fakat eski sömürgesi, göçmenler ülkesi Amerika'nın yeni süper güç olarak omuz başında belirmesine mani olamamıştır. Bu ABD, ikinci dünya harbi sonrasında yorgun ve güneşi solgun Büyük Britanya'yı emekliye sevk edecektir. Cihan devletliğinin BB'dan ABD'ye geçmesi 1945, İsrail'in zorla kurdurulmasıysa 1948'dir. İngiltere gibi ABD de İsrail'in şartsız koruyucusudur. Zira İsrail oğulları İngiltere, ABD ve batılı devletlerde sinemadan sanayiye, bankalardan silah endüstrisine kadar piyasaya hakimdir. Hayber hezimetinden sonraki zamanı boşa geçirmemişlerdir.
1945-1989 Arası iki kutuplu soğuk savaş dönemi dünyasıdır. Dinler savaşının, Hilal-Haç mücadelesinin yerini  SSCB-ABD rejim rekabeti almıştı. Komünizm-kapitalizm kavgası aslında Hıristiyan dünyanın bir iç mücadelesiyken bunu ihraç malzemesi olarak kullandılar. Komünizm 1989'da çöktü. Sonra tek kutuplu dengesini yitirmiş dünyadan söz edilir oldu. 21. Asırsa başa döndü. Bugün yeniden Hilal Haç kavgası başlamıştır. Filistin'de olan aslında bir haçlı taarruzudur. Siyon yıldızı haçı güdümüne almış istediği gibi idare etmektedir. Bundan böyle, iki kutuplu soğuk savaş yok; iki cepheli sıcak savaş var.  

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.