Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi'nin 2005/2006 Eğitim-öğretim yılına giriş merasiminde üniversitenin mütevelli hey'et başkanı Enver Yücel, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptıkları konuşmaların her biri altı imzalanacak cinstendi. Mühim projelere temas edip, değerli fikirler ortaya koyduktan sonra her üçü de hiç farkında olmadan aynı ortak noktada buluşuyordu... Bir üniversite sahibinin, bir milli eğitim bakanının ve bir başbakanın ortak noktaları şikâyetti. Bu ülkede öyle tuhaf engeller vardı ki. Onları üniversite sahibi de bakan da başbakan da aşamıyordu. Burası çok önemli. Köhne mevzuattan, küflü zihniyetten, kör taassuptan, kıskançlıktan, neme lazımcılıktan, dünyayı tanımamaktan ve buna benzer sürüyle sebepten ne'şet eden bu engellere rağmen anlatacağımız hizmetler yapılıyorsa onlar olmasa kim bilir neler yapılır? Üniversite açılışındaki konuşmalardan öğrendik ki vakıf üniversitelerinin öğrenci sayısı genele kıyaslandığında bir şey değil. Vakıf veya yaygın adıyla özel üniversite sayısı da fevkalade az. Halbuki bir çok üniversite açmak isteyen kişi ve kurum var. Peki neden açamıyorlar? Yukarıdaki sebeplerden. Başbakan, kürsüden üniversite kurmak isteyenlere her türlü yardımı yapacaklarına dair söz verdi. Bu söz kadar daha kıymetli olan bir de soru ortaya koydu. Sorunun özü şu, neden sadece vakıf üniversitesi de özel sektör üniversitesi değil? Tayyip Beyin de dediği gibi ilköğretim ve liselerde özel teşebbüse izin var. Sıra üniversiteye gelince vakıf şartı dayatılıyor.Yukarıda mevzu ettiğimiz zihniyetin bir başka hırçınlığı. Üniversiteye giriş meselesi özel üniversiteler çoğaltılarak halledilemez mi? Muhakkak ki tek çözüm bu değil. Fakat çok mühim bir unsur. 12-13 Yıl emekten sonra bir gencin, boynu bükük, hayalleri yıkık vaziyette üniversite kapısından dönmesi, hem ona, hem ailesine çok pahalıya mal olmakta. Bu bedeli mutlaka devlet ve cemiyet de ödüyor. Tabiî ki kaliteli üniversite tahsiline giden yol, kaliteli ilk öğretim ve lise eğitiminden geçiyor. Aynı gün öğleden sonra başbakanın yaptığı okul açılışına da iştirak ettik. Buradaki "okul açılışı" cümlesi yanıltıcı olmasın. Türkiye kabuk değiştiriyor. Bir yılda inşa edilen okul sayısı 1,3, 5, 50 değil. Aynı ânda 1001 okulun açılışı birden yapıldı. Bu bir masal değil gerçekti.