İlerici mübalağa

A -
A +

Kategorize etmeler, Türkiye'mize, yıllarımıza çok şeyler kaybettirdi. Hem ekonomik alanda kaybettik, hem insan kaybımız oldu. Yıllarımıza sahip çıkabilseydik bugün dış borcu olmayan, kriz yaşamamış, kalkınma hızı daha yüksek bir ülke haline gelebilir, insan kaynakları kalitemiz daha yükseklerde seyredebilirdi... Kavgalara değil, kof sloganlara değil, yersiz heyecanlara değil, akla, mantığa, sağduyuya ve ortak değerlere inanmaya ihtiyacımız var. Atatürkçü Düşünce Derneğinin öncülüğünde Ankara'da yapılan gösteriyi kaygılarla takip ettik. Yürüyüşe ister bin kişi katılsın, ister on bin, ister yüz bin hiç mühim değil. Üslup önemli. Üslup hınç dolu, nefret dolu. Ortada slogandan başka bir şey yok. Böylesi yürüyüşler, bu atılan sloganlar, ne için, ne adına, ne maksatla yapılırsa yapılsın fayda getirmiyor. Sokaktan ne zaman iyi bir şey çıktı? İster Türklük adına slogan atın, ister sosyalizm adına, ister Atatürk adına, isterse laiklik veya İslamcılık. Kavgalar, sıkılmış yumrukla savrulan sloganlar bütünleştirmiyor, bölüyor, parçalıyor. Çankaya'nın işgali ne demek? Çankaya'da takkeli görmek istemiyoruz nasıl bir hakarettir? Takke bir ibadet eşyası. Bugün milyonlarca Müslüman takke takarak namazını eda etmekte. Bu lafınızla onları incittiğinizin farkında değil misiniz? Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını istemeyebilirsiniz. Bu en tabii hakkınızdır. Fakat hakaret edemezsiniz. İşgal diyemezsiniz. Şayet bütün dostça ikazlara rağmen Recep Tayyip Erdoğan başbakanlık gibi bir icra makamını bırakıp da sembolik bir mevkie geçerse işgal mi olur? O zaman TBMM işgalciliğe geçit veren bir müessese mi olacak? Geçmişte Turgut Özal, üstelik de sadece kendi partisinin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildiği için Çankaya işgal mi yaşamıştı? Ufuksuzluğun her çeşidi bu ülkeye, yarınlarımıza, zamanlarımıza şiddetle ziyan verdi. Bu mantık, bu yürüyüş, bu sığlık Türkiye'ye sadece ve sadece kaybettirmekte. Son 50 yılımız bu sloganlarla dolu. Onlar için yürüdük, onlar için dövüştük, onlar için öldük. Bir zamanlar "Toplu Namazlar" denen bir eylem vardı? Binlerce kere tekrarlandı, belki milyonlar katıldı. Ne kaldı onlardan, kim ne kazandı? Kendine Atatürkçü diyen, Aczmendi ile aynı üsluba bürünüyorsa fark nerede? Şu manzarada, bu üslupta ve bu sloganla Anıtkabir'de şov yapanla türbeye çaput bağlayan cehalette eşitlenmiyor mu dersiniz?! Mübalağa, abartı, şamata gericide de aynı, ilericide de. Bu insanlar, esasında aynı kumaşın parçaları. Önce zamanları, imkânları, fırsatları öldürüp sonra dövünürler. Bu ülkede bir kısım insanlar böyle işte. Daha başka nasıl anlatmalı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.