İngiltere "Britanya" çerçevesiyle krallık. Hükümdarları kraliçe. Taçlı demokrasiyle yönetilmekte. Bizim meşrutiyet dönemimiz gibi. Meclis seçimle, devlet reisi, hanedandan tevarüsle/miras yoluyla gelmekte. II. Elizabeth, 56 senedir bu devletin reisi. İngiltere, II. Dünya Harbi sonuna kadar Cihan Devleti. Sonrasında ABD bu mevkie yükseliyor. Fakat bugün de bir muamma, İngiltere mi perde arkasından ABD'yi çekip çevirmekte, ABD mi İngiltere'yi? İngiltere, Commenwealth of Nations/İngiliz Milletler Topluluğu'nun merkez ülkesi. Bu topluluğa 53 devlet dahil. 52'si eski İngiliz sömürgesi. Hükümdarlıklarda memâlik-i şâhâne/imparatorluk toprakları hükümdarın mülkü farz edilir. Bu itibarla Kanada ve Avustralya gibi uçsuz-bucaksız yerler de topluluğa dahil olmakla dünyanın altıda biri kraliçenin serveti addedilmekte. Bunlar sıradan hurda teferruat bilgiler. Haddi zatında İMT'nin BDD denen eski Sovyetler mensubu kâğıt üzeri varlıktan belki birazcık farkı var. Bugün İngiltere hangi ekabir duruşlarda olursa olsun neticede dişi dökülmüş aslandır. Ziyaretin bizi alakadar eden tarafına gelince. Her Türk vatandaşının kafasında aynı iki sual var: Kraliçedeki bu muhabbet niye? Bazı aydınlar, neden kraliçeye bu denli meftun? İngiliz kraliçesi, senede iki gibi mahdut dış ziyaret yapabilmekte. Gelenekleri veya kanunları böyle. Buna rağmen belki hiç gitmediği "ülkesi" olduğu halde Türkiye ye 3. keredir gelmekte. Gelsin, biz misafiri severiz. Ama bu gelişler, zamanlama olarak ilginç, 60' Darbesi ardından, 71' Muhtırasını takiben ve 08' Yargı Darbesi sonrası. Protokol taassubu olarak da garip. Öyle ki sanki bir tahakküm, dayatma uygulanmakta. Yoksa bilmediğimiz gerçekler mi mevzubahis? Türkiye OMT/Osmanlı Milletler Topluluğu merkez üyesi değil de İMT'nin örtülü 54. Mensubu mu? Geçen yıl da veliahd prens Charles konuğumuz olmuş, Mardin'e kadar gitmişti. Şu olup bitenleri görüp de tefekkür etmemek imkânsız. Üstelik majesteleri siyaset üstüler. Halbuki buraya sırf Türkiye'nin AB üyeliğine destek niyetiyle geldiği beyan edilmekte. Bu ise tamamen siyasi bir tavır. Peki neden çok daha evvel değil de bugün? Her ne ise. Sonuçta bir hükümdar, elbette devletinin, milletinin menfaatleri için çalışacak. Yadırganacak o değil, başka bir husus: Kraliçe, Türkiye Cumhurbaşkanıyla karşılaşıyor, üstelik de onun makamında fakat el sıkışmıyor. Aksi olsa, Abdullah Gül, el sıkışmasa bu da yapılan açıklamada inanca yahut Türk örf ve âdetlerine bağlansaydı medya, 7.8 Çin depreminden beter ortalığı sallamaz mıydı?Dahası da var. Majesteleri, Türkiye'nin baş Kadın Efendisi/First Lady, Hayrünnisa Gül ile el sıkışırken eldivenini çıkartmıyor. Hani en basit görgü kuralıydı, iki kişi tokalaşırken eldiven çıkartılırdı? Acaba sebep şu mu? Biri Hükümdar, 53 ülkenin sahibi. Diğerleri bir ülkenin cumhurbaşkanı ve eşi. Cumhurbaşkanı, hükümdara denk mi görülmüyor? Adı konmasa da galiba realite tâ kendisi. O protokol vs. kılıf. Buna rağmen. Türk medyasında bir olağanüstülük. Bir bayram havası, bir şenlik. Neymiş, kraliçe, ülkemizi teşrif etmişler. Alt yazılar geçiyor "o bir kraliçe." Sanki insanüstü varlık. Allah Allah!.. Hani, siz güya Cumhuriyetçiydiniz? Nereden çıktı bu krallık hayranlığı? Bütün düşmanlık Osmanlıya mıydı? Osmanlı müşterek düşmanınız mı? Bir asırdır kendi mazinize hakaret ederken bu yabancı hayranlığını nasıl hayra yormalı? Demek ki İngiliz muhipliği el'an devam etmekte. I. Dünya Harbi sürer, millet 7 cephede 7 düvele karşı şehid verirken köksüzlerden bazıları Amerikan mandacısı olmuştu, bazıları İngiliz Muhipleri Cemiyetini kurmuşlardı. İngiliz Muhipleri, İngiliz Dostları demek olsa da dost veya seven burada tam karşılık değil. İngilizlere Sadakatle Bağlılar Cemiyeti demek lazım. Sadakat fakat ne uğruna?