Ne kadar da yalan söylenmiş. Güya milenyuma girilmişti. Ekranlardan tozpembe rüyalar gösterilmiş, insanlar uyutulmuştu. Hepsi yalanmış. Bir yalan da şu şabat günü. Hani, Yahudiler cumartesi günü asansöre bile binmezdi, elektrik düğmesini çevirmezdi? Asansöre binmeyen, dikiş dikmeyen, düğme çevirmeyenler hiç çekinmeden füzelerin düğmelerine bastılar, bomba yağdırdılar, jetlere bindiler ve katliam yaptılar. Birleşmiş Milletler diye bir yalan daha var. Orada sadece Güvenlik Konseyi ve diğerleri gerçek. Güvenlik Konseyinde de daimi üyeler ve diğerleri. Daimilerde de ABD ve diğerleri. BM, ABD'nin sekreterya hizmetini gören bir kurumdur. Yalanlar o kadar çok ki. İsrail, güya Hamas'la barış görüşmeleri yapıyordu. Meğerse o bir oyalama imiş. Bununla oyalayarak istihbarat toplamış. Bu katliam tâ altı ay evvelden kararlaştırılmış. Saldırıların Hicri Yılbaşına gelmesi tesadüf müdür? Bir yalan da demokrasi. İsrail'de iktidar ve muhalefet bir yarıştalar. 10 Şubatta seçim var. İktidar muhalefetin zamanında öldürdüğü insan sayısından daha fazla cinayet işlediğini isbat ederek yerini korumak istiyor. Bu kafadakilere göre en makbul Yahudi, en fazla Filistinli öldüren Yahudi'dir. Eşitlik lafı ise büsbütün yalan. Zaten Yahudi'nin yeryüzünü Yahudiler ve diğerleri diye ikiye ayırdığını herkes bilmekte. Bir zenciyi dünyanın tepesine getirmekle eşitlik sağlanmıyor. Bir yalan daha var. Basın ahlak yasası. Nerde o yasa? Yüzlerce insan bombalarla öldürülmüş. Yüzlerce yaralı çığlıklar içinde, analar dövünüyor. Aş, ekmek, ilaç yok. Camiler bile bombalanmakta. Çocuklar kan revan içinde. Evler yerle bir. Hayatlar mahvolmuş. Bizde bazı gazeteler haberi kerhen görmekte. Diplerde bir yerde, bir küçük kutu içinde bir fotoğraf. Buna mukabil sür manşette yine kadın kalçaları. Ya aksi olsaydı, öldüren Filistinli, ölen Yahudi olsaydı? O zaman böyle mi haber yapılacaktı? İsrail seçime gidiyor, kurşunlar seçim zaferi niyetine atılmakta. Türkiye seçime gidiyor. ABD başkan değiştiriyor. İsrail şuurlu bir takvim uyguladı. Hamas füze atarak tahrik etti deniyor. Ne kadar doğru, meçhul. Çünkü haber kirliliği içindeyiz. Doğru olduğunu farz edelim. Onun doğru olması İsrail'e camileri, evleri, çocukları kadınları, işinde gücünde insanları katletme, şehirleri yok etme, yakma, mahvetme hakkı verir mi? Dünyaya meydan okuyan İsrail, sapan taşı kabilinden silahlara sahip Hamas karşısında acze mi düşüyor? Hamas şayet terör yapıyorsa bir devlet, teröre terörle karşılık verebilir mi? Sürekli arttığından ölü sayısı vermek mümkün değil. Cep telefonu ışığında ameliyat yapılıyor. Nerede bu eski yeni cihan devletleri, eski yeni süper güçler, eski yeni imparatorluklar. Şimdi kara harekâtı da olacakmış. Hiroşima'yı unutmayanlar, sokak köpekleri için isyan edenler, şimdilerde nerelerde? Hitler'in, Stalinlerin vahşetlerini gündemde tutanlar, Olmertleri neden görmezler. Bu nasıl namertliktir? Yine bütün ümitler Türkiye'de. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan veya birinden biri Gazze'ye gitmelidir. Birkaç bin battaniye ve birkaç ton şeker gönderip sorumluluktan kurtulamayız. Çünkü Filistin Anadolu'nun bir parçası. Hepimiz Filistinliyiz. Ankara kalıcı barış için var gücüyle sahne almalıdır. Dünyadan bir şey beklemeyelim. Alçak dünyada insaf, iflas etmiş.