İnsan yaşadığı sürece para kazanmak zorunda. Bazı çalışanlar maaşlıdır, bazısı serbest iş yapar. İnsanın para kazanmasından daha tabii bir şey olamaz. En meşru haklarından biridir. Hatta para kazanması değil kazanmaması kınanacak bir haldir. Bir şartla, kazancın meşru olması kaydıyla. Bir deprem daha yüreklerimizi dağladı. Bir ramazan günü Pakistan perişan oldu. 40 bin ölü 60 bin yaralı var. Şimdilik 100 bin insan. En fazla kayıp Keşmir bölgesinin merkezi Muzafferâbâd'da. 2.5 milyon kişi de evsiz. Herkesce malum olan bu bilgilerle yazımızın ilk paragrafının, para kazanmanın alakası ne? Pakistan'da deprem olduğunu ilk defa yabancı bir tv kanalında gördük. Felaketi öğrenince aklımıza hemen müteahhit hatası geldi. Çünkü orası da bir doğu ülkesi. Her doğu ülkesinde olduğu gibi meslek hileleri şüphesiz ki Pakistan'da da yaygındır. Tahminimiz doğru çıktı. Depreme, zelzeleye dair bir çok teknik tafsilat verilmekte. Hindistan kıtası Asya'nın altına kıvrılmak istiyor, katmanlar çarpışıyormuş gibi. Bu tesbitleri yapan deprem profesörleri buna rağmen deperemin sağlam binayı değil inşaat kusuru ihtiva eden dayanıksız binayı yıktığını dile getirmekte ve müteahhitleri suçlamaktalar. Aslında hata değil, cinayet. İnsanın yaşadığı mekânlarda malzeme hırsızlığı yapılır mı? Doğu ülkeleri bu alanda esef edilecek bir ahlaki çöküş içinde. Rüşvet, hırsızlıklara, hilelere hatalara kapı açmakta, göz yummakta. Malzemeden çalmanın sebebi rüşvet. Depremin sebebi hırsızlık. Elbette dürüst, namuslu, çalışkan müteahhitlere bir sözümüz yok. Nitekim Marmara depereminin de faciayla sonuçlanması aynı sebeptendir. Halbuki Türkiye'nin lokomotif sektörü inşaatçılık. Dünyaya açıldığımız esas sektörlerden biri. Bunlar doğru. Ne varki bu depremler de doğru. Evet, 7.6 yüksek bir yer kıpraşması. Peki, aynı veya daha şiddetli deprem Japonya'da olunca neden bina yalnızca küçük hasar görüyor, kimsenin burnu kanamıyor? Kalkınmış, gelişmiş ülkelerde insan daha kıymetli. Aynen böyle. Geri kalmış veya kalkınmakta olan memleketlerde sadece iş gücü değil bizatihi insan ucuz. Bu yerlerde deprem, binalardan evvel vicdanlarda olmuş. Para hırsıyla çalışan müteahhit karton gibi inşaatları yapıp çatıp teslim etmekte. Sonra da karşımızdaki felaketler meydana gelmekte. İnsan hayatını hiçe sayan bu kimseleri hangi canlı sınıfına dahil etmeli. İşte son örnekteki acıları içindeyiz. Okullar yerle bir. Pakistan, bir neslini diyelim ki bin tane müteahhidin sorumsuzluğuna teslim etti. Kaç kişilerse o müteahhitlerin insan hayatını hiçe sayarak para kazanma ihtirası gencecik ömürleri bitirdi.. Eğer vicdanlardaki deprem durmazsa bu felaketler bitmez. Onun için herkesten evvel müteahhitlik meslek odaları harekete geçmeli, meslek ayıklanmalıdır. Nerede? Bütün doğuda, İslam âleminde. İslamiyet neyi emrediyorsa bazı Müslümanlar, nedense tam aksini işlemekte. Pakistan depremi üzerine ilk dakikadan itibaren Türk Hükümeti, TSK, Türk Kızılayı takdire şayan bir gayret sergilediler. Kızılay, iyi bir temsil kabiliyeti ortaya koymakta. İran'ın geçiş iznini 10 saat geciktirmesine rağmen Kızılay Pakistan'a ulaşan ilk yabancı yardım ekibi oldu. Keza gönüllü kuruluşlarımız da iş başındalar. Pakistan, ivazsız ve tavizsiz dosttur. Bu kardeşlerimiz her zaman yanımızdalar. Şimdi sıra bizde, ya 28 68'le SMS yollayarak veya Kızılay'ın bütün bankalardaki 28 68 Nolu hesabına para yatırarak müteahhitzede Pakistanlılara yardımcı olmalıyız. Dostluk, kardeşlik, insanlık bunu emretmekte.Tafsilatı www.kizilay.org.tr adresinden alabilirsiniz.