Yazımızı kaleme aldığımız saate kadar 3 Irak şehrinde 50'nin üzerinde kişi ölmüştü. Yaralı sayısı ise 200 civarında. Herhalde bunlardan da ölenler olur. 2 bombalı saldırı ve 2 bombalamanın ortaya koyduğu tablo böyle. Irak, şu veya bu şekilde her gün ortalama 100 can vermekte. Aylık 3 bin, yıllık 36 bin yapar. Hadiseler bu seyirde giderse yılda asgari 25 bin kişi ölür. Huzur ve sükûnun avdeti 4 yıl alsa en az 100 bin kişi yapar. İşgalin başından bu yana ölenler bu sayının dışında. I. Harekatta 150 bin civarında Iraklının öldüğü söyleniyor. O halde neticede, 10-12 yıl gibi bir zamanda 5 tane Halepçe'nin haritadan silinmesi demektir. Halbuki Saddam Hüseyin'e yöneltilen temel suçlamalardan biri şehrin katliamıdır. Dikkat edilmeli, bu kayıpların kahir ekseriyeti sivil halk. Bazıları Amerikan bombalarıyla hayatlarını kaybetmekte, bazıları da direnişçilerin bombalı saldırılarıyla. Kaybeden hep Iraklı ve Irak oluyor. Onun için bir çok farklı isimler düşündükten sonra makaleye bu başlığı uygun gördük "Irak Ölüyor". Sizce de öyle değil mi? Irak ölmüyor mu? Irak, bütün dünyanın gözü önünde işgal edildi. Irak öldürülüyor, Irak ölüyor. Suçu petrol zenginliği. Saddam, nükleer silah vs. kulaklı kuyruklu yalan. Bugün petrolden dolayı Irak'ın başına böyle bir felaket geldi. Yarın aynı felaketin sularımız için bizim başımıza gelmeyeceğini kim iddia edebilir? Emperyalist devletlerden her şey beklenir. I. Dünya Harbinde Anadolu toprağında kimin nereye girdiğini bir düşünün, hatta Osmanlı toprağına. Mesela İngilizlerin Irak'a bu ikinci girişleri. Önümüzde olup bitenlere karşı duyarsız kalmayalım. BM'ye AB'ye, NATO'ya, Rusya Federasyonuna, Çin'e yanı başındaki Türkiye'ye, dünya sağlık teşkilatına, sivil toplum kuruluşlarına şuna ve buna rağmen Irak ölüyor. Bir çare yok mu? Var... İşgalin derhal bitmesi ve Iraklının kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi.