ABD, Irak'a bölge haritasını değiştirme niyetiyle girdi, başaramadı. Ama harita değişecek. Bu coğrafya, er-veya geç yeniden şekillenecek. Sun'i haritalar ömürlü olamaz. Ancak bunun nasıl olacağını kimse bilmiyor. Amerika'yla değil, Amerika'ya rağmen yeni bir bölge haritasının ortaya çıkma ihtimali daha kuvvetli. Tabii kimse bu sonucu bugünden yarına beklemesin. Uzun vadeli bir koşudayız. Onun için Türkiye'nin Irak'ta olması lazım. "Asker göndermek" teknik bir tabir. Doğrusu "Türkiye'nin Irak'ta olması" Irak'ta askerimiz, istihbarat birimlerimiz, tüccar ve inşaatçılarımızla yer almamız lazım. Aklı başında Iraklılar da Türkiye'nin orada olmasını arzuluyor. Bizde ise asker gitmesini isteyenler var, bir de buna şiddetle karşı çıkanlar. Karşı çıkanların kaygısı oraya Amerikan menfaatlerine bekçilik yapmak için gidileceği yolunda. Amerika'nın uzun vadeli arzusu bu olsa da taşeronluğa hiç kimse rıza gösteremez. Nitekim Iraklılar da aynı görüşte. Amerikalılarla ortak görüntü vermemizi istemiyorlar. Bizim Amerika'dan farkımız sayılamayacak kadar fazla. Tarihten gelen iyi bir ismimiz var. Din kardeşiyiz. Aynı bölgenin insanlarıyız. Kültürler, akrabalıklar iç içe. Defalarca yazdık, defalarca da yazacağız. Türkiye'ye düşen hami devlet olmaktır. Kürt, Türk, Türkmen, Arap tefriki yapmadan bütün bölge insanını kardeş kabul etmesi, bağrına basması ve dertleriyle dertlenmesi. Osmanlının rolünü tekrarlaması şart. Başka da çıkış yolu yok. Onun için işgal kuvvetleriyle aynı saflarda değil mazlumlarla bir arada bulunması gerekiyor. Şüphesiz ki Washington, bu manzaradan hoşlanmayacaktır. Kürt kozunu iyice ön plana çıkartabilirler. Halbuki bizim o kadar çok avantajımız var ki... Bir çok Ortadoğu hatta Balkan ülkesinde halk oylaması yapılsa Türkiye'ye bağlanmak isteyenler kazanır. Ne dedik? Uzun bir koşudayız. Ya Büyük Türkiye veya kredilerle ayakta duran küçük devlet!.. Hangisi?