Irak'la stratejik ortaklık

A -
A +

19 sene sonra ilk defa bir Türk Başbakanı Irak'a ziyarette bulundu. Tayyip Erdoğan, Bağdat'ı gördüğünde fevkalade hüzünlendiği için şunu demeden kendini alamadı. "Ana gibi yâr Bağdat gibi diyar olmaz, denir, nerede o Bağdat, nerede bu Bağdat?" İşgal yüzünden yüz binlerin hayatından olduğu, yüz binlerin sakat kaldığı, milyonların dışarıya hicret ettiği, milyonların içeride yer değiştirdiği, mânen ve maddeten çökmüş bir Irak'ta elbette binbir gece masallarının Bağdat'ını bulmak mümkün değildi. Halbuki Bağdat, Saddam Hüseyin zamanında da dünyanın en güzel şehirlerinden biriydi. Tarihte iki kere çok büyük felakete maruz kaldı. Hülagü orduları ve işgal orduları. Ne yazık ki şu denî/alçak dünyanın yasasıdır. Güzel kızın, varlıklı zenginin yer altı servetine sahip memleketin düşmanı çok olur. Başbakanımız riyasetinde vaki resmi temaslar neticesinde Irak devletiyle Türkiye Cumhuriyeti arasında bir benzeri ancak Almanya ve Fransa arasında akdedilmiş olan stratejik ortaklık tesis edilmiştir. Andlaşmanın/muahedenin ismi şöyledir: "Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi." Konsey başkanları iki ülke Başbakanları, üyelerse her iki ülkeden önce 4, sonra 6 icracı bakandır. Konsey yılda en az bir defa toplanacak ve her iki devlet Başbakanları Konseye başkanlık edeceklerdir. Daha sonra Almanya-Fransa da olduğu gibi meclislerin birlikte toplanmaları da mümkün kılınmalıdır. Bu andlaşmayla tezkereden sonra kekremsi bir seyirde giden iki ülke münasebetleri en üst seviyede iyileştirmeye kavuşturulmuştur. Nitekim, bir zamandır güdülen ince siyasetle otonom Kürt idaresi asli unsur olmaktan çıkartılıp tali ve tabi hâle getirilmiş, varılan bu ortaklık sözleşmesiyle PKK, Türkiye ve Irak için ortak düşman olarak ilân edilmiştir. ABD'nin muvafık üçüncü kişi olduğu aşikârdır. Irak'ın İngilizler eliyle Türkiye'den kopartılması neredeyse Cumhuriyetimizle yaşıttır. O kadar yakın. Din, tarih, örf-âdet, coğrafya müşterekliğiyle bölgenin Türk, Türkmen, Arap Kürt unsurları 1000 yıldır bir arada ve kardeştir. Onun için Irak da otonom Kürt idaresi de en fazla bizi alakadar eder. Bundan dolayıdır ki II. Harekât başlayınca "Irak, özerk idare haline getirilerek Türkiye'ye bağlansın" demiştik. Aynı şekilde şunu da yazmıştık "Azerbaycan'a sahip çıktığımız gibi Kuzey Irak'a da sahip çıkalım." Öfkeyle kalkan ziyanla oturur, tezkere reddine fena öfkelenen Washington uzunca bir süre Ankara'ya rağmen davrandı. Züccaciye dükkânına giren filden farkı yoktu. Her şey berbat oldu. Ancak sonunda aklıselim galip geldi. Beyazsaray gördü ki Türkiye olmadan bölgede hiçbir şey yapılamaz. Nitekim bu stratejik andlaşma bizim birinci teklifimizin haklılığını ortaya koymaktadır. Bu andlaşmanın satır araları çok önemli. Böylece bir zamanların süper güç ahmaklık mahsulü olan Türkiye'nin Güneydoğusunun kopartılıp Kuzey Irak'a bağlanarak burada müstakil bir Kürt devleti kurulması fikri iflas etmiştir. Şimdi tam tersine Irak'ı zaman içinde bütünüyle Türkiye'ye entegre etme gayesi görülüyor. O da herhalde özerklik benzeri bir statüyle olur. Benzer andlaşmanın Bulgaristan, KKTC, Suriye, Gürcistan ve Azerbaycan'la da yapılması lazımdır. Diğer taraftan mevzua dair iç gelişmeler için söylenmesi gerekenler de var. Başbakana "hezar aferin/binlerce kere tebrik" dense yeridir. Partisinin kapatılması, kendisinin hizmetten yasaklanması için ortada derdest bir dâvâ varken o, hiçbir sıkıntı yokmuş gibi hız kesmeden yoluna devam etmekte. Eğer dava karşısında yıkılsaydı, ne sponsorluğu Ahmet Necdet Sezer'e kadar uzanan, içinde paşaların da yer aldığı Ergenekon ortaya çıkardı ve ne de yarınlarımız için çok ama çok ehemmiyetli, gerçekten stratejik, gerçekten hayati bu andlaşma yapılabilirdi. Şimdi Anayasa Mahkemesi ne karar verecek diye merak edilmekte. Biz "son iptal ve yürütmeyi durdurmalardan sonra kapatma dâvâsının gerekçesi ortadan kakmıştır" diye daha evvel yazmıştık. İşbu Ergenekon terör örgütü dâvâsıyla derdest/görülmekte olan kapatma dâvâsı arasında bir illiyet olmasa bile ilişki düşünülebilir. Mümkündür ki Yüksek Mahkeme, Ergenekon dâvâsını meseleyi müstehire/bekletici mesele sayarak elindeki dâvâyı, Ergenekon dâvâsının sonuna kadar durdurabilir. Zayıf da olsa ihtimaldir. Çünkü Ergenekoncular, millî hisleri kullanarak, savcılarla hakimlere varıncaya dek çok yeri tesirleri altına almışlardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.