Irak'ta çocuk olmak

A -
A +

Iraklı çocukların İngiliz askerler tarafından coplarla dövülmesi günlerdir ekranlarda. Askerler çocuk ve gençleri hem copluyor hem kahkahalarla gülüyorlar. Ebu Gureyb işkencelerini Amerikan medyası ortaya çıkardığı gibi bunları da İngiliz medyası dünyaya duyurdu. Bir mesleği namusuyla yapanlara teşekkür ediyoruz. Çocukların bu şekilde evire-çevire dövülmesi tüyler ürpertici. Orta Doğuda çocuklar, kadınlar, analar, savaşlardan hep çektiler hâlâ çekmekteler. Filistinli çocuklar savaşlarda doğdu, savaşlarda büyüdü. Bir insan düşünün ki ömrü savaşın içinde geçmiş olsun. Barışı hiç yaşamamış olmak, kurşunsuz, bombasız, işgalsiz gün geçirmemek nasıl bir duygudur acaba? Filistin bir parça düzelir gibi odu. Bu defa devreye Irak girdi. Şimdi Iraklı analar ağlıyor. Iraklı çocuklar coplanıyor. Dünya çocukları oynarken, eğlenirken, ebeveynleri tarafından şımartılırken, kardeşleriyle sıcacık odaları paylaşırken Irak'ın çocukları düşman askerleri tarafından vicdansızca dövülmekte. O çocukların suçu neydi acaba? Onların mutlaka birinin veya hepsinin babası, ağabeyi, amcası düşman tarafından öldürülmüştür. Böyle bir kaybın küçük kalblerde açtığı yarayı unutmamalı. O yaranın acısıyla ya taş atmışlardır veya öfkeyle bağırmışlardır. Başka ne yapabilirler? O çocukların ne tankı var ne tayyaresi ne el bombası. Bu kadarcık hakları yok mu? İşgalci düşman askerlerine küçücük elleriyle alkış mı tutacaklardı? Çiçek mi sunacaklardı? Şimdi merak ediyoruz. "Centilmen" oldukları söylenen İngilizler, askerlerinin bu yaptıkları karşısında nasıl bir tepki verecekler?.. Kaç İngiliz kadın o sadist askerlerin cezalandırılması için yürüyüş yapacak? Peki dünya ne diyecek? Kim nasıl haykıracak? Birkaç yasak savan laftan öte bir şey yapılacağını sanmıyoruz. Ebu Gureyb işkencecileri için ne yapıldı? Sözde ceza aldılar. Sadece göz boyandı. Suçluların yaptıkları yanlarına kâr kaldı. Bu da farklı olmayacak. Çünkü adalet bu kadar. Güçlünün haklı olduğu zamanların adaleti böyledir. Irak'ta çocuk olmak çok zor. Tıpkı kadın olmak, ana olmak gibi. Savaşı o çocuklar çıkarmadı, faturayı onlar ödemekte. Eğer Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Teşkilatı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri ve yeryüzünün diğer sayılı kuruluşları böyle bir hadise karşısında susacaksa neye yarar o kurumlar, kuruluşlar, mahkemeler? Irak'a demokrasi gidecekti. Hürriyet gidecekti. Huzur gidecekti. Gide gide dayak, cop ve haksızlık gitti. Her gün rüyasında dayak yiyen, yediği dayağın korkusuyla yatağından fırlayan bir çocuk ve onun başı ucunda uyuyamayan bir anne. Dünya onların insan olduğunu ne gün hatırlayacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.