İnsanın bir şeyi kanıksaması kadar kötü ne olabilir? Kanıksamak, umursamaz olmak demek. Hadise, ilk vuku bulduğunda dehşete düşüyorsunuz, fakat durmayıp devam ediyor. O devam ettikçe hassasiyetiniz köreliyor. Bir gün geliyor ki aynı hadiseyi duymuyor ve görmüyorsunuz. Bugün, dünya, Irak'a karşı bu vaziyette, orada yaşananları duymuyor ve görmüyor. Oysa işgal devam ediyor. 1 Damla petrol, 1 damla kandan daha değerli. Bir ülkenin refahının devamı için bir başka ülkenin geleceği kararmakta. Zayıf ülkenin petrol yataklarına oturmak niyetiyle bir bahaneyle orası işgal ediliyor, halk birbirne düşürülüyor, silahlar, bombalar, eylemler durmuyor. Şüphesiz ki Iraklı da insan. Iraklı çocuklar da diğer dünya çocukları gibi günahsız. Iraklı kadınlar da ana. Iraklı kızların da namusu var. İşte mübarek ramazan ayındayız. "İslâm âlemi" oruçlu. Zengin iftar sofraları pür neş'e beş yıldızlı otelleri renklendiriyor. Ne var ki acı gerçekler de duyan kalbleri burkuyor, yer kürenin neresinde kan varsa Müslüman kanı akmakta, yer kürenin neresinde işgal varsa İslam memleketi işgal altında, yer kürenin neresinde fakirlik varsa Müslümanlar fakir, yer kürenin neresinde, açlık varsa Müslümanlar aç. İslâm âlemi, bu manzarada kutsal ayı yaşamakta. İslam âleminde İslâm ahlakının reddetiği "gemisini kurtaran kaptan" bencilliği iliklere işlemiş. Bu yüzden Irak kanıksandı, artık görülmüyor. Irak halkı, iki ateş arasında, işgalcilerden zarar gördüğü gibi bombalı eylemlerinden de zarar görmekte. -Ne yapılabilir, ne yapmalı? İşte bütün mesele bu soruyu sormakta. Şu kadar İslam memleketi var. Bu memleketler, en azından şu 3 ay için ateşkesi temin edebilirlerdi, kimsenin hatırına bile gelmedi, öyle bir derdi olmadı. İki ay geçti gitti. Hiç olmazsa Ramazan ayında, bundan sonra, bayramdan evvel kan dursun, dehşet dinsin. Devri cahilliyede bile haram aylara hürmeten savaş yapılmazdı. İslam Konferansı Teşkilatı , kendisine üye devletleri Birleşmiş Milletler nezdinde harekete geçirerek ateş kes için ne lazımsa yapmalıdır. Yıllardır işgal yaşayan, sürekli kayıp veren Irak halkı birazcık nefes alabilmeli. Ölü vermeyen sakatı olmayan bir Irak evi mevcut mu acaba? Irak Müslümanlarının da endişesizce sahura kalkmaya, oruç tutmaya, camiye gitmeye, iftar açmaya, yolda yürümeye, alış-veriş yapmaya hakları yok mu? Bunu her Müslüman ve her yetki sahibi kendine sormalı. Iraklı da insan, o da insan haklarına sahip. İslam Konferansı Teşkilatı kendiliğinden harekete geçmezse Türkiye, teşvik etmeli, öncülük yapmalıdır. Veya Türkiye, doğrudan Beyaz Saray'la temas kurarak ateşkes ilân ettirmelidir. Bu bir şeref olur. AB Müzakerelerinin başlamasıyla itibarı artan Türkiye'nin barış mimarlığı ile o itibar katlanacaktır. Neme lazımcılığın yerini "din kardeşimin derdi benim derdimdir" fedakârlığı almalı. Vicdanlarda bu hassasiyet yer etmelidir. Eğer bir sebeple ateşkes ilân edilirse barışın devamı gelebilir. Ramazan ve bayram bunun için en güzel fırsat.