- Güney Asya'yı unutma- Kürt liderleri ateşle oynamakta. İşgal güçlerinden yüz bularak Kerkük'ün halk yapısını değiştirme fırsatçılığındalar. Dün Genelkurmay II. Başkanı İlker Başbuğ'un alışılmadık kadar uzun basın toplantısında ifade ettiği gibi 1991-2000 yılları arasında Kerkük'ten çıkartılan nüfus 100-120 bindir. Bunların tamamı Kürt değil. Şu günlerde diğer şehirlerden Kerkük'e göç ettirilen nüfussa 300 bin. Bunların tamamı ise Kürt. Yeni göç ettirilen Kürtler, yerli Kürtlerle birlikte 30 Ocak'ta sandığa gidecekler. Bu durumda açık farkla kimin kazanacağı şimdiden belli. Seçimlerden sonra Kerkük'ün bir Kürt şehri olduğunun ilân edileceği de şimdiden belli. Orgeneral İlker Başbuğ'un dikkat çektiği tehlike budur. Böyle bir sonuç çatışma demektir. Türkmenler dayatma sonucunu kabul etmeyecekleri için çatışma başlayacak. O zaman müdahale kaçınılmaz olur. Basın toplantısının satır aralarında bu ihtar okunmakta. II. Başkan, Kerkük seçimlerine dair kaygılarını böylece dile getirmekte. Türkiye, Kerkük'te statünün korunmasını istiyor. Asker bunu bir kere daha dile getirdi ama nafile temenni. Başbuğ, genel seçimin de herkesi tatmin etmesi gerektiğini söyledi. Bu da olmayacak. Sünniler, seçime katılmıyor. O zaman hiç olmadık kadar şii vekil parlamentoya girer. Bu aynı zamanda Türkiye'nin doğusunda ikinci bir şii devletin kurulması demektir. Bu devlet zamanla İran'ın yedeği olur. Orta Doğunun bu bölgesi tam cadı kazanı olma yolunda. Türkiye, bütün dinamikleriyle Irak'ı yakından takip etmekte. Dünya sulhunu tesis iddiasındakiler, Irak huzurunu ateşe veriyorlar Onlar akıllarını başlarına toplamalı. Kürt liderler de aklını başına devşirmeli. Akacak Müslüman kanı onu akıtanları boğar. Türkiye'ye gelince, işi zor. Kuzeyi de dahil iç savaşa sürüklenmiş bir Irak, Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye düşürür. Buna rağmen Ankara da olanca soğukkanlılığını korumalı. Biz, bir imparatorluk vârisindeki vakar, asalet ve sorumlulukla hareket etmeliyiz.