İşler giderek zorlaşıyor

A -
A +

Avrupa Birliğini teşkil eden devletlerin her biri Türkiye'ye karşı ne kadar samimi? Ankara, acaba bir tasnif yaptı mı? Samimiler, mesafeli duranlar ve tam karşı olanlar. Hayrettir, Avusturya hep inatla karşı oldu. Hiç şüphe yok ki bu bir şuur altı tepkisi. Viyana kuşatmaları ve Viyana'nın düştü düşecek vaziyetini hiç unutmamışlar. Almanya ve İtalya samimi görünüyor. İngiltere yakınlık gösteriyor. AB Gümrük Birliğini yeni 10 üye lehine genişletmemizi istedi. Türkiye, baştan tavrını belli etmişti. Genişleme yapılacak fakat Kıbrıs Rum tarafı tanınmayacaktı. Nitekim imzadan önce ve sonra başbakan ve daha alt seviyede bir çok AB'li gümrük birliğini imzalamanın tanıma anlamına gelmediğini açıkladılar. Türkiye, imzayı müteakiben bir beyanname neşrederek vaki gelişmeye rağmen Rumları tanımadığını beyan etti. Hal böyle iken önce Avusturya daha sonra da Fransa ve şüphesiz ki Yunanistan bir aday ülkenin bir üye ülkeyi tanımaması gibi sakil bir durum olamayacağını iddia etmeye başladılar. Bunları daha başka devletler de takip edecektir. Kabul etmeli ki Türkiye'nin konuya dair şartları çok sağlam değil. Sınırlı ticaretle tanıma benzeri bir adım atıyor, siyasi bakımdansa hiç tanımıyoruz. Her ne olursa olsun, limanlarını açmayan, tanımıyorum diyen bir devlet var. Her genel kaidenin istisnası olur. Üstelik tanıma prosedürü farklıdır. Buna rağmen AB üyelerinden bir kısmı dünkü duruşlarının tersi bir manzara sergilemeye başladılar. Bu üyeler, Türkiye Cumhuriyetini köşeye sıkıştırmak istemekteler. Halbuki Türkiye'nin tanımaması Annan'ın planını hayata geçirmek için bir fırsattır. Türkiye aleyhtarı devletler bizim aleyhimize konuşacaklarına, bizi yadırgayacaklarına Kıbrıs Rum hükümetini sıkıştırsınlar. Çözüm, düğüm sandıkları bu noktada. Ancak onlar, meseleye ya eski Yunan kültürüne duydukları romantizmle veya eski Türk düşmanlığıyla bakmaktalar. Şimdi AB en azından zihniyet olarak iki kamp. Bir kısmı Türkiye üzerine düşeni yaptı, 3 Ekim için hiçbir engel kalmadı diyor, bir kısmı ise yukarıdaki lafları ediyor. Bu lafları edenlerden Yunanistan ve Avusturya'yı anlamak mümkün. Peki Fransa'ya ne dersiniz? Ülkemiz, kalkınıyor. Ekonomik göstergeler iyi. Ne var ki her gün yeni bir kuşatma ile karşılaşıyor. ABD ile sıkıntıları var. AB bir o yana sallanıyor, bir bu yana. Irak başlı başına dert. Kürt meselesi azmakta. Kıbrıs, güney yüzünden halledilemiyor. Bir taraftan yalnızlık söz konusu bir taraftan toplu hücum. ABD kaybedilir, AB yakalanamazsa ne olacak? Seçeneklerimiz var mı? Ne dersek diyelim, ne yaparsak yapalım, karşımıza engeller çıkartıyorlar. ABD ayrı ayıp ediyor, AB ayrı. Üstelik gelecek batı başkentlerinde daha da muhalif iktidarlar olacak. Türkiye'nin bazı işleri dâvâ edinmesi bunları iç politika malzemesi yapmaması lazım. İşler giderek zorlaşıyor. AB sürekli ipe un seriyor. 3 Ekim yaklaşırken yeni bahaneler çıkartılıyor. İrademizin çelikten, sinirlerimizin sağlam, duruşumuzun kavi olması lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.