Bir yüksek mahkeme başkanı/reisesi hakime hanım, emekli olurken yaptığı veda konuşmasında AB yöneticilerinin yargımıza saygılı olmasını istemiş. Malum, son zamanlarda içeride ve dışarıda yargı belki de hiç olmadığı kadar konuşulmakta, eleştirilmekte. Buna ilkin bir savcı ve bir iddianame yol açtı. Yargıya âzâmi saygı hepimizin âzâmi isteğidir. Ne var ki... Yargıya saygı sipariş üzerine veya ısmarlama olmaz. Bu saygının oluşması için türlü sebepler var. Verilen kararlar isabet kaydetmeli. Vatandaş, adliyeye inanmalı. Mahkeme kararları, hiçbir zaman bir darbeye manivela olmamalı, ona kılıf temin etmemeli. Adliye binaları saygı uyandıracak haşmete sahip bulunmalı. Yargının bizatihi kendi sicili çok muntazam olmalı. Zira adaleti bozuk işleyen memleketin şirazesi kopmuş demektir. İstiklal Mahkemeleri bir bozuk sicildir, talimatla karar veren Yassıada Mahkemeleri de öyle, son olarak 367 ayıbı keza öyle. Şemdinli dâvâsına bakan Van savcısının avukatlık hakkının bile elinden alınması vicdanlarda kabul görmemiştir. Fatih Sultan Mehmed'in muhakeme hadisesi ise bugün bile söylenmektedir. Çok davanın senelerce süründükten sonra bitmesi, ister-istemez haksız sonuçlara yol açmaktadır. Zamanaşımı kötüye kullanılmakta. Aflar hep kötüye kullanıldı. Nadirattan da olsa yıllarca hapiste yattıktan sonra kişinin masumluğunun fark edildiği trajediler görüldü.. Birçok adliye yakın tarihlere kadar kiradaydı. Kiralık bu binaların bazılarında tavan akıyordu. Hakimi kirada, mahkemesi kiralık bir adli sistem ne kadar inandırıcı olabilirdi. Kapısına "Adliye Sarayı" yazmakla bir yer hüküm sarayı olmaz. Adliyelerin gerçekten saray gibi olmaları lazımdı. Son devirlerde böyle binaların yapıldığını memnuniyetle görmekteyiz. Ayrıca insan unsuru da çok önemli. İster avukat, ister hakim, isterse savcı İngilizce/Fransızca, Arapça, Osmanlıca bilmeli, bilgi birikimi yüksek çapta seyretmelidir. Bugün tek lisan bilenler bile fevkalade az. Hem bir medeniyetin hukuk düzenini olduğu gibi tercüme etmişsin. Hem onların coğrafyasına girmek istemektesin. Hem de sende olup biten tuhaflıklar karşısında müdahil olduklarında buna muhalefet etmektesin. Dediğin işte o cümle "yargımıza saygılı ol!" Ya onlar da bunları hatırlatarak "sen önce kendi kendine saygılı ol" derlerse ne diyebilirsiniz? Objektiflik, soğukkanlılık ve gerçekçilik her zaman iyidir. Kendi kendimize biçtiğimiz değil, başkasının takdir ettiği mühimdir.. Kendimize verdiğimiz beğenmişlik, üçüncü tarafın notu ise değer olur.