Türkiye'nin dün olduğu gibi bugün de 1 numaralı meselesi işsizliktir. Sık sık kapımız çalınmakta. Bizim gibi daha binlerce insanın da kapısı çalınmakta. İşsizliği ikiye ayırmak lazım. İşsizlik ve gizli işsizlik Şu gün için gizli işsizliği kurcalayacak durumda değiliz. İşsizlikse ruhi, ailevi bir çok problemi birlikte getirmekte. İyi bir tahsil hayatı yaşayan bir gencin âniden diplomalı işsiz durumuna düşmesi kadar acı ne olabilir? Bu acıyı yaşayan yüz binlerce gencimiz var. Genel işsiz sayısı ise milyonlarca. Sebep? Hatalı eğitim politikası başta geliyor. Bugün de bütün ölçüler devlet kapısına göredir. Genç hayata değil, bürokrasiye hazırlanmakta. İkinci ve büyük sebepse istihdam alanının azlığı. Sadece devlet ve belediye kadroları değil, büyük iş yerleri de şişmiş vaziyette. Çare: Onun için müteşebbise, iş yeri kurma, mevcut işini büyütme gibi teşvikler getirmeli. Müteşebbis aslında toplumun hamalıdır. Mevzuat bu "hamal"ı düşman gibi görmekte, envai çeşit vergilerle, faizlerle bunaltmakta. Adam çalıştıran, üreten, katma değer sağlayan, müteşebbis zaten vergisini fazlasıyla ödemektedir. Bazı KDV'leri düşürmek gibi küçük makyajlarla bu vergi derdi tedavi olamaz. Vergide, mali mevzuatta büyük neşterler gerekli. İşverenin, müteşebbisin önündeki engeller kaldırılmalı. Bunlar yapılmadıkça büyük yaramız işsizlik sağalmayacaktır. Öteden beri sürüp gelen işsizlik 2000 ve 2001 krizleriyle patladı. İşsizler, gizli işsizler ve bir de genç emekliler var. Büyük bir emek gücü ziyan olup gitmekte. O halde... Yeni istihdam kapıları açılması için müteşebbise cesaret verecek tedbirler alınmalı, arkadan gelen nesillerle sayı çoğalmasın diye MEB mevzuatı düzeltilmelidir. Herkesin üniversite bitirmesi şart değil. Ama herkesin kendi ekmeğini kazanması şart. Onun için meslek okulları ön plana çıkartılmalı. Daha ilk öğretimin ikinci yarısında talebe istidadına göre yönlendirilmelidir. Sayın başbakan Tayyip Erdoğan, yıl içinde 15 yeni üniversitenin açılacağını müjdeliyor. Hakikaten müjde. Yalnız bir şartla. O üniversitelilerden mezun olanlar makul zaman zarfında iş buldukları takdirde. Parası olanlara içerde ve dışarda en iyi fakültelerde lisans ve lisans üstü eğitim imkânı. Diğerlerinin göz boyama üniversitelerden kırık ve ezik olarak çıkmaları. Eğitimin olmazsa olmazlarından biri de fırsat eşitliğidir. Fırsat eşitliği olmayınca diplomalı işsiz sayısı kabarıp gidiyor. Bir fakülte ortalama 4 yıl. Türkiye'de bir genç 4 yıl da iş bulmak için harcıyor. Hükümeti her dalda yığınla problem beklemekte. Kibarlık gösterip "enkaz devraldık" demediler ama enkaz daha nasıl olur? Hükümetin bu meseleyi kısa süreli askerlik de dahil her cephesiyle ele alması lazım.