Formula 1, İstanbul'dan "vın", "vın" diye geçti. Eskiden "vın turizm" diye mizahi bir söz vardı, söz, hayat buldu. Büyük Yarış'la turizm, belki müthiş bir patlama yapmadı ama en azından hareketlendi. Şimdi Formula 1'e dair değerlendirmeler dinliyoruz. İstanbul Park'a gidiş konusunda bazı ziyaretçilerin şikâyetlerini mübalağalı bulduk. Evinden zahmet edip erken çıkan hiç bir problemle karşılaşmadı. Ancak dönüş gerçekten azap olmuştu, Gebzeleri dolaşmak zorunda kaldık. Erken gidebilir, fakat erken çıkamazsınız. Toplu taşımacılığa önem verilmeli, raylı sistem, İstanbul Park'a ulaşmalı. Tesislerden ayrılırken VİP kulelerine bir kere daha baktık. İçeri girerken bunları ilk defa görmüş, yazımızı da onlardan birinde yazmıştık. Ayrılırken anladık ki bu kuleler yalnızca uzakdoğuyu hatırlatmıyor, onların mabed mimarileriyle de örtüşüyor. En acil müdahale bu kulelere olmalı, yerlileşmeli, millileşmeli. Hesap-kitap cümlesinden olarak dün İstanbul Valisi Muammer Güler'in basın toplantısı vardı. Vali Bey, İstanbul, 2010'da kültür başkenti olacak diyor. Yanlış... İstanbul, hep merkezdi. Bu vasfı ön plana çıkacak. Valimizin 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasına talibiz sözüne ise canu gönülden iştirak ediyoruz. Basket organizasyonu keza neden olmasın? Kısa bir zaman evvel Formula için de "siz fakir milletsiniz, böylesi organizasyonları yapamazsınız" demişlerdi. Onlar, böyle dedikçe bizim bazı aydınlarımız on yıllar boyunca hep inandı, millete aşağılık kompleksi aşıladı. İşte o kuleler de bu duygudan dolayı rahatsız etmekte. Böylesi organizasyonlar, dünya çapındadır. Dolayısıyla şu-bu iktidardan önce topyekun milletin başarısıdır. Bu gözle görülmeliydi. Oysa Muhsin Yazıcıoğlu hariç, parti liderleri, üst bürokratlar, bir çok iş adamı, askerler yoktu. Bu da bir noksanlık. Bir de bu vesileyle bir yetki karışıklığına kısaca temas etmeliyiz. Bu mevzuda basın toplantısı hakkı kimin? Valinin mi, belediye başkanının mı? Belediye başkanı kupa dağıttı. Vali de basın toplantısı mı yapıyor? Sayın Muammer Güler'le sayın Kadir Topbaş'ı tenzih ederiz. Bu mesele bir idari problem. Valilik ve belediye başkanlığının aynı kişide toplannması gerektiğine açık bir senettir. Gelelim son sözümüze... Bazen ufukları zorlamak iyidir. Pistte Formula 1'in tırlardan birinde çıkan bir risalesini gördük. Bir karikatür dikkatimizi çekti. Bir yarış otomobili, Türkiye ile AB arasında köprü oluyordu. Yanlış mı? AB'ye girmek hiç dert değil. Ağırlıklı olarak İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi hemen hemen AB standartlarında. 6 bölgeyi de aynı seviyeye çıkartttık mı pazarlık sırası bize gelir. Şimdiden plan yaparak AB'lilere şu teklifi götürebiliriz. Türkiye, 2015'de AB'ye tam üye olmalı, merkezinizse 2023'te İstanbul'a taşınmalı. Biz, 2023'te AB başkentliğine hazırız. Büyük düşünün. Dünya çok küçük. Brüksel olur da İstanbul olmaz mı?..