Bir ömür, kendine has samimi üslubu, tabiî şivesiyle neş'elendirdiği milletini apansız ölümüyle üzüntüye boğup gitti... Herkes, "iyi insandı" diyor, herkes, yüce Allah'tan rahmetler diliyor. 39 bin kişiye iş veren bir müteşebbis olmak kolay mı? Bu bir kahramanlık değil mi? Sakıp Sabancı, bunu başarmış bir imza. Onun için Allah'ın makbul kulu olma yüzdesi çok yüksek. İş ve aş verdiği insanlardan biri olmasa biri duacıdır. Onunla ilk defa 1968 yılında tanıştık. Adana'nın Karşıyaka semtinde Seyhan Nehrinin hemen kenarında Sasa un fabrikası vardı. Fabrikaya girdiğimizde kendisi arka taraftaki ahşap camlı bölmedeydi, fabrikayı buradan idare ediyordu. O sırada biz Adana Erkek Lisesi ikinci sınıftaydık. Sakıp Sabancı ismi ise bilinmiyordu. Meşhur olan Hacı Ömer ismiydi. Denebilir ki "Sabancı" soyadı Sakıp Beyle birlikte ön plana çıktı. Babası zamanında marka "Hacı Ömer" idi. O tanışmamızdan sonraki karşılaşmalarımız, görüşmelerimiz hep İstanbul'dadır. Birbirimize "hemşehrim" diye hitap ediyorduk. Son görüşmemiz Kadıköy'deki Büyük Moda Kulübü'nde oldu. Kadıköy Belediyesi "e-belediye" uygulamasına geçtiği için bir toplantı tertiplemişti, bu münasebetle bir araya gelmiştik. "Sa"bancılar, bir Anadolu, alın teri sermayesidir. Hacı Ömer Ağa, o noktaya pamuk çiğidi hamallığından yükselmiştir. Aile, birbirine bağlıdır. Hacı Ömer merhumdan sonra aileyi bir tek kişi temsil etmiştir, Sakıp Sabancı. Magazine düşmediler, bayağılığa, sonradan görmüşlüğe tenezzül etmediler. Zenginliklerinin liyakati içinde kaldılar. Bununla beraber Sakıp Ağa, mütevazı bir insandı. Küçükle küçük, büyükle büyük idi. Muhatabına "ağam" demesi, Kayseri asıllı iş adamının gönlüne Adana'dan nakşettiği bir güzelliktir. Eski Adana'da "ağam" gibi "ciğerim" gibi nefis hitap şekilleri vardır ki dildeki akide şekeri nefasetindeydi. "Ağam", küçüğe "aziz kardeşim", büyüğe "canım ağabeyim" demektir. Sakıp Sabancı, hakkını herkes de temsil eder ki bir Türkiye sevdalısıydı. Yalnızca bir sanayici değil, aynı zamanda bir eğitim, kültür ve sanat adamıydı da. Sabırlı, prensipli, ve çok çalışkan bir insandı. Kardeşi Özdemir Sabancı'nın ölmesinin arkasında yerli sermaye olmasının hakikati yatabilir. O mevzuda da fevkalade vakur davrandılar. Sabancılar, merhum Özdemir Sabancı'nın acısını kalplerine gömdüler fakat onun dışında bir şey yapmadılar. Halbuki isteselerdi dünyanın öbür ucuna da gitse suçluları cezalandırabilirlerdi. İşte bu hususiyetlerinden dolayı Sabancılar, liderleri Sakıp Sabancı'nın güler yüzlü ama dirayetli idare tarzıyla ülkeye hemen her alanda dev müesseseler kazandırdı. Sakıp Sabancı, babasından devraldığı hizmetleri belki yüze katladı. Sakıp Sabancı'dan bu hizmeti devralacak yeni lider de bine katlamalı. Sakıp Sabancı, zengin bir adamdı Bir kimsenin zengin bir adam olması iyi. Hem zengin hem iyi insan olması ise daha iyi. Zira büyük yorgunluklara katlanmadan iyi olmak mümkün değil. Cenab-ı Hak, günah ve kusurlarını affetsin. Mekânı cennet olsun. Güle güle hemşehrim.