İyi insanlar kulübü veya kitle partisi

A -
A +

1970'li yıllar Türkiye'si olmalı, iki gazete sahibi Ankara'ya Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'i ziyarete giderler. Anlatacağımız hadiseyi gazete sahiplerinden birinden bizzat dinlemiştik. Demirel, misafirlerini kabul eder. Sohbetin bir yerinde aynı zamanda nur cemaati liderlerinden gazete sahiplerinden biri Süleyman Demirel'e sitem eder. O esnada sayın Demirel'in masasında merhum Saidi Nursi'nin bir-iki kitabının bulunması kuvvetle muhtemeldir. Bu yüzden de nur liderinin ev sahibi politikacıya bakışı "bizden" şeklinde olmakta. Halbuki okumayı seven Süleyman Demirel'in masasında Lenin'in kitabı da olabilir. O zaman Demirel komünist mi sayılacaktı? Her ne ise anlayış bu. Nur lideri bu anlayışla Demirel'e yüklenir. Bazı isimler saymaktadır. İsimleri sayar sayar ve sorar "bunların Adalet partisinde ne işi var?" Süleyman Demirel'in cevabı nevi şahsına münhasırdır. "Burası bir parti der, iyi insanlar kulübü değil. Şikâyetçiyseniz girin partiyi siz ele geçirin!" Hani merkez partisi, kitle partisi sözleri vardır ya o sözlerin neticesi bir nimetse o nimet beraberinde külfet de getirir. Bir ırmak sadece dupduru su değil beraberinde dünya kadar başka şey de taşır. Kitle partisi, merkez parti olduğunuzda partiniz her renge açıktır. Açıktan öte o renkler partide yerini almıştır. Hatta o kadar ki partinin yükünü çekenleri bile aşıp vitrine çıkarlar. Kitle partilerinin sıkıntısı buradadır, özü korumak zorundadırlar. Fakat yelpaze de genişlemiştir. İyi insanlar kulübü kaldıkça büyüme şansları yoktur. Kitleye açıldıkça da kendilerinden uzaklaşma tehlikesi yaşarlar. Bu dengeyi tutturmak çok zordur. Tayyip Erdoğan'la arkadaşlarının AK Parti'nin iyi insanlar kulübü olmadığını unutmamaları gerekir. AK Parti, iyi insanların çoğunlukta ve ağırlıkta olması gereken bir kitle partisi olmalı ve kalmalı... Yine Süleyman Demirel'le alakalı bir hatıra. Bir muhalif parti milletvekili meclis kürsüsünde Nazmiye Demirel hakkında çirkin sözler eder. AP'liler adama hücum ederler. Araya girenler olur. Patırtı yatıştırılır. Fakat bir ay sonra o milletvekilinin AP'ye geçmesi konuşulmaktadır. Hayretler içinde Demirel'e sorulur. Henüz genç bir politikacı olan Demirel'in cevabı müthiştir. "Bunda şaşacak ne var? Havlamak adamın huyu, başkasının yanında durup bana havlayacağına, benim yanımda durup başkasına havlasın"... Aynı Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı tecrübesi de yaşadıktan sonra artık bir ak sakal olarak son zamanlarda siyaseti şöyle tarif etti: "Siyaset halay çekmektir, el ele tutmak gerekir, tek kişiyle halay çekilmez". Kısa, basit ama derinliği olan bir cümle. Bir çok oyun tek başına oynanabilir, halayda ise el ele tutuşmak şarttır. Siyaset, el ele tutma sanatıdır. Sen onun o onun, milyonlar buluşur. Buradan şu sonuç da çıkıyor. Süleyman Demirel, yalnızca hükümet veya muhalefet etmemiş, o aynı zamanda siyasete tefekkür boyutu getirmiş. İş başındayken icraat ön plana çıktığı için işin tefekkür tarafı gölgede kalmıştı. Şimdiki siyaset dünyamızda tefekkür boşluğu var. Fikir, düşünce üretilmiyor. Proje üretmekle fikir üretmeyi karıştırmamalı. Proje teknik bir çalışmadır. Tefekkür, ufuk, vizyon açar. Uygulamalar tamam fakat hikmet ve tefekkürde boşluk görülüyor. Öyle olunca da tehlike baş göstermekte. Eğer AK Parti iyi insanlar kulübü olmayı hedef alırsa veya çekirdek kadro yahut esas taban buna zorlarsa yanlış olur. Ağır tenkidler başlamıştır. Sinirlerin sağlam olması gerekir. Bundan sonra tenkidler devam edecek, gayri memnunlar çoğalacaktır. AK Parti'yi kitle partisi, merkez parti yapan unsurlardan biri Saadet Partisi'dir. AK Parti ne yapıp yapıp Saadet Partisi'nin varlığını devam ettirmesine destek olmalı. O parti, AK Parti'nin sağını doldurmakta. Bilmeden rakibi partiye büyük iyilik yapmakta. Saadet Partisi olmasa AK Parti farklı yerde değerlendirilebilir. Kitle partisi kalmak kitle partisi olmaktan zordur. Son sözü yine sayın Demirel'den alalım. "Siyaset maraton gibidir. Maraton 42 km ve 400 metredir." Şunu demek istiyor. Son 400 metreyi de koşmadıktan sonra maraton yapmış olmazsınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.