Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şemdinli, Yüksekova ve Hakkâri'yi ziyaret etti. Başbakan buralarda sadece birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajları vermedi. Bölgenin yoldan ekonomik yatırımlarına, halkın kömür ihtiyacından fakirlerin dertlerine kadar hemen bütün idari, sosyal ve mali problemleri dile getirdi, taahhütte bulundu. Başbakanın bir cümlesi tutulması gereken yolu özetlemektedir: -Kin ve nefret günleri arkada kalsın! Bu dilek Kürt için de Türk için de geçerli. Şemdinli olayları tam da Paris kenar semtleri yanarken gündeme geldi, kim tarafından nasıl yapıldığı meçhul bir kitabevi kundaklama vak'ası yaşandı. Kundaklamayı kim yaptı? Kışkırtmanın yabancı ajanlar tarafından başlatılma ihtimali diğer ihtimallerden daha yüksektir. Nereden belli? PKK'nın devletlerarası planda gördüğü yüksek destekten. Hangi devletin ajanları olabilir? Düşünebildiğiniz her devletin. Seyir çok düşündürücü. "Üç-beş çapulcu" diye küçümsenen tehlike bakınız nereye varmıştır. Geçmiş dönemlerde tedbirlerin hep askeri ağırlıklı olması ikinci hatadır. Kültürel hakikatler kanunla yok sayıldı. Üçüncü ve büyük hata ise Kuzey Irak'a girmememiz. '91'de girmedik bir yanlıştı, 2003'te girmedik katmerli yanlış oldu. Eğer, Türkiye, Kuzey Irak'a girseydi hem bugün şu tablo doğmaz ve hem de Irak bugün kan gölü olmazdı. Hükümete rağmen tezkere meclisten döndü. Uzağı göremeyenler başımıza neler açtılar işte ortada. Güneydoğu halkı, şu gün iki arada, bir derede. Devlet oralarda olduğunu daha kuvvetle hissettirmeli. Bunu sadece emniyet tedbirleriyle değil başbakanın bahsettiği bütün o yatırımlar ve bölgenin her türlü ihtiyacına dair ne varsa onları hayata geçirerek. "Seyir çok düşündürücü" dedik. Başka ne diyebiliriz. Başbakanın önünde ayrılık sloganları atılıyor, ayrılık pankartlar yükseltiliyor. Bütün çetinliğe rağmen güneydoğu halkı aklı başında ve sağduyulu hareket etmeli. Hükümet, olanca iyi niyetiyle çalışmakta. Eğer bölge halkı teröristlerin, bölücülerin değil güvenlik güçlerinin, hükümetin ve devletin yanında yer alırlarsa bölgelerarası fark kısa zamanda ortadan kalkar. Asayiş sürerse yatırımcı gelir. Başbakan, dün olayların takipçisi olacağını bir kere daha dile getirdi. 3 kırmızı çizgi prensibini tekrar izah etti. Bölgeye gelerek halkı, belediye başkanlarını, iş adamlarını dinledi. Ankara'da oturup istihbarat raporları okuyan bir hükümet iş başında değil. Tabana dayanmayan hiçbir hareket ayakta kalamaz. Devlet, bu kadar yatırım vaad ederken güneydoğulu da bölücülerden desteğini çekmelidir. Belki bu o kadar kolay değil, fakat o yatırımlar o hamleler de kolay değil. Herkes zahmete, sıkıntıya katlanacak. Bir yara böyle sarılacak. Türkiye kalkınıyor. Onun İçin yangın çıkartıldı. Zaten PKK'nın ilk çıkışı da dikkat çekici. ANAP 1983'te iktidara gelmiş, Türkiye füze gibi kalkınmakta. Hemen 1 yıl sonra bu terör hareketi başlatıldı. Şimdi tarih tekerrür ediyor. Türkiye, 10 yıllık kayıp bir zamandan sonra tekrar kalkınıyor, terör hareketi yeniden ivme kazandı. Unutmayınız bölücülük ekonomik krizde yoktu. Yeni bir hayat başlatma vaktidir. Başbakan doğru söylüyor. Dünün kini ve nefreti dünde kalsın. Yoksa felaket olur. Ne kalkınma kalır ne yol yapılır. 30 bin kayıp yetmedi mi? Türk ve Kürt anaların 20 yıldır ağladığı yetmedi mi? İyi niyet sırası, artık "Kürt" olduğunu söyleyebilen, TRT'den Kürtçe dinleyebilen güney doğulu vatandaşta.